Gerçek Hayat Dergisi son sayısında Halime Kiraz ve Şakir Saraç, Nur Camisi saldırısından vücudunun farklı noktalarına kurşun isabet ederek ağır yaralı kurtulan Wasseim Alsati ile konuştu. Alsati, ilk olarak saldırıda aldığı yaralar iyileştikten sonra günlerce kızının yoğun bakımdan çıkmasını beklediğini anlatarak giriyor sözeq. Alsati ailesi salgın öncesi geldiği İstanbul’dan yasaklar nedeniyle geri dönüş yapamadı. Türkiye’de mahsur kalan ve bu süreçte Türkiye’yi seven aile, ülkeye yerleşmeyi düşünmeye başlamış. Alsati, koronavirüs salgını nedeniyle kızının düzenli tedavisini yaptıracak yer bulamadığını söylüyor. Ailenin ülkede kalma süresi de dolmak üzere. Christchurch’te bir cuma günü ibadet için gittikleri camide yaralanan ailenin tek isteği bu konuda kendilerine resmi anlayış gösterilmesi.
Christchurch saldırısının üzerinden bir yıl geçti. O anı yeniden anmak sizin için üzücü olacak ama biraz bahseder misiniz?
Saldırının yapıldığı Nur cami evime yaklaşık 10 dakikalık mesafede. Zaten Christchurch’te sadece 2 tane cami var. Nur cami cuma namazı gibi ibadetlerimizi yapmak için gittiğimiz bir camiydi. Kızım Alen’la camiye doğru yürürken, saldırgan camiden çıkıyordu. O an ikimiz de vurulduk.
Saldırı olduğunu tam olarak ne zaman anladınız? Saldırı ne kadar sürdü, kızınız Alen’i nasıl kurtardınız?
Saldırının üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. O zamanı anlatmak benim için çok zor. Saldırgan, kimseye tek kelime etmedi. Soğukkanlı ve rahattı. Sadece insanlara ateş ediyor, herkesi vuruyordu. Saldırı yaklaşık 6-7 dakika sürdü. Saldırgan beni 3 kez vurdu, kızım Alen’ı korumak için onu göğsüme bastırdım. Ona da 3 kurşun isabet etti.
KIZIM YANLIŞ TEDAVİ EDİLDİ
Alen ve siz ameliyat oldunuz, durumunuz şu an nasıl, tedaviniz devam ediyor mu?
Yeni Zelanda’dayken kızımla beraber tedavi görüyorduk. Şu an koronavirüs nedeniyle devam eden bir tedavimiz yok. Kızımın ve benim kullandığımız ilaçlar bitti. Karantinadan dolayı doktora da gidemiyoruz. Türkiye’ye gelmeden önce doktorların çoğunun İngilizce konuşacağını düşünmüştük ama öyle olmadı. Bize çeviride yardım edecek birilerini de tanımıyoruz.
Hiç tıbbi bir destek almadınız yani?
Karantinadan dolayı olmadı. Daha önce kemik konusunda uzman bir kişiyle görüşmeye çalıştım. Ama Yeni Zelanda’da bizim için tıbben yapabilecekleri bir şey kalmamıştı. Tedavi için Türkiye’ye gidebileceğimizi düşündük, çünkü Türk doktorların başarılı olduğunu biliyorduk. Farklı ülkelerden insanlar da tedavi olmaya buraya geliyor. Biz de bu nedenle Türkiye’ye gelmeye karar verdik. Fakat koronavirüs salgını ortaya çıktı. Ülkede kalabileceğimiz sürenin neredeyse sonuna geldik. Yurt dışından para alamıyor, yeni bir banka hesabı da açamıyorum.
Tedaviyi geciktirmeniz riskli mi?
Evet, tedavi alamamamızın hayati anlamda riski var. Kızım kemik alanında bir uzmana görünmesi gerekiyor. Çünkü Yeni Zelanda’daki doktorlar ona yanlış tedavi uyguladı. O dönem sadece kızımın yarasını kapatmakla ilgilendiler. Birkaç kez ameliyat edilmesi gerekirken, bu yapılmadı. Yarası iyileşti ama kemiklerindeki sorun devam ediyor. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.
AĞRILARINI İLAÇLA YATIŞTIRIYORUZ
Ödemeleri nasıl yapıyorsunuz, sigorta üzerinden mi?
Hayır, sigortam yok. Tüm ödemeleri ben yapıyorum. Kızımın 1 ay önce başlayan tedavisi yarım kaldı. Alen şu an çok acı çekiyor ve elimizden hiçbir şey gelmiyor. Ağrı kesicilerle ağrısını yatıştırmaya çalışıyoruz.
Kızınızdaki hastalık veya sendromun adı tıbbi olarak nedir?
Kızımın vücudunun farklı yerlerinde kemik ve kurşun parçaları var. İkimizin de kemiğinin yeniden oluşturulması (rekonstrüksiyon) gerekiyor. Büyüdüğünde yürümesinde sıkıntı olmaması için bu tedaviyi olması şart. Ben bu yüzden düzgün yürüyemiyorum. Ayrıca mermi parçalarının olduğu bölgelerde ağrım oluyor. Çünkü vücudumdaki tüm mermileri çıkartamadılar. Saldırganın kullandığı kurşunlar bedene girince patlayan türden olduğu için bazı parçalara ulaşamadılar. O parçalar da sık sık ağrı yapıyor.
İstanbul’a ne zaman geldiniz?
Eşim ve 4 çocuğumla birlikte 6 Mart’ta İstanbul’a geldik. İstanbul’u çok sevdik, burada yaşamak istiyoruz ama ikamet iznimiz yok. Şu an önceliğimiz tedavi işlemlerimizi başlatabilmek. Açıkçası pek paramız da kalmadı. Yeni Zelanda’da işimi kaybettim, devletin verdiği bir miktar para vardı onunla geçinmeye devam ettik ama bir süre sonra onu da alamadık. Yeni Zelanda’da toplanan bağış paralarıyla geçiniyoruz. Buraya geldiğimizde ev için, ilaçlar için, geçimimiz için çok para harcadık. Eşyalı evler oldukça pahalı. Sadece bir haftada 600 dolar harcadım. İlk tutuğumuz ev Fatih’teydi. Kirası yaklaşık 600 dolardı. Ama kirayı haftalık olarak alıyorlardı. Bir sonraki hafta 600 dolar daha istediler. Sonra Esenyurt’ta aylık bin liraya kiralık başka bir ev buldum ve buraya taşındık. Buradaki insanlar çok iyi ve yardımsever. Türkiye’ye geldik çünkü bize iyi muamele edeceklerini biliyorduk. Bize yardım etmeye çalışan çok insan oldu ama dilimizi bilmedikleri için pek etkili olmadı. Yardım alabilmemizin tek yolu devlet kurumları. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Müslümanların yardım isteyebileceği en iyi kişilerden birisi.
Türkiye’den oturum izni almak için başvuru yaptınız mı?
Oturum izni almam için burada bir evimin olması ya da turist kimliği için başvurmam gerek. Koronavirüs nedeniyle kamu kuruluşları kapalı olunca oturum da alamıyorum. Vizem 10 gün sonra bitecek. Ne yapacağımı bilmediğim için endişeliyim. Oturum izni alabilirsem, ailemle birlikte Türkiye’de yaşamak isterim. Çünkü bu ülke, Müslümanların rahatça yaşayabileceği bir ülke. Burada devlet, halkına bakıyor. Bu nedenle tedavi için Türkiye’yi tercih ettim. Türkiye’de tedavi işlemlerimizi tamamladıktan sonra Ürdün’de yaşayan anne babamı ve Filistin’deki akrabalarımı ziyaret etmek istiyorum.
BİZE SALDIRANLARIN SAYISI ARTTI
Ödediğiniz fiyatlar ülke şartlarına göre çok yüksek rakamlar...
Nereye gitsek turistlere uygulanan fiyatın bu olduğunu söylediler. Türkçe bilmediğim için anlaşma konusunda zorlandım. Bir Suriyeli aracılığıyla ev bulma ve kiralama işini halletmeye çalıştım, ama çok para harcamamıza neden oldu. Çok şükür daha sonra Filistinli birini buldum ve bana 4 bin liraya eşyalı bir ev ayarladı.
Hiçbir yetkiliyle iletişime geçmediniz mi?
Hiçbir yetkiliyle bağlantım yok. Aslen Filistinliyim, oraya gitmek istedim ama Filistin pasaportum yok. Dahası Filistin yetkilileri de bize yardım edemez. Burada bize tek yardım edebilecek ülke Türkiye. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Yeni Zelanda’da ne iş yapıyordunuz, kaç yıldır orada yaşıyorsunuz? Mesleğinizi Türkiye’de sürdürüyor musunuz?
Yaklaşık 6 yıldır Yeni Zelanda’da yaşıyorum. Orada yaşamayı seviyorum ama bazıları biz Müslümanları pek sevmiyor. Eşimin başörtülü olması pek hoşlarına gitmiyordu. Herkes birbirine gülümser ve selam verirken bize tam tersi, bazen dik dik bakarlardı. Böyle olmasına rağmen hiçbir saldırıyla karşılaşmadık. Fakat cami saldırısının ardından bize saldırmak isteyen çok sayıda insan olduğunu gördük. O tehdidi yeniden hissettik. Saldırgan, Müslümanlara saldırarak onun gibi düşünen İslam karşıtı insanlara cesaret vermiş oldu. Saldırı öncesi bir berber dükkanım vardı. Türkiye’de çalışma imkanım olmadı. Saldırıda bacak ve karnımdan aldığım yaralar nedeniyle uzun süre ayakta duramıyorum. Tedavi olabilirsem mesleğimi de yaparım inşallah.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tanışmayı gerçekten çok isterim. O, dünya Müslümanlarının tek ve son umudu. Ondan yardım istiyoruz. Çünkü kimse yardımımıza gelmiyor. Hiç kimse...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.