Kudüs’ü başkent kabul edip İsrail işgaline en büyük desteği veren ABD Başkanı, Filistin davasını yok edecek ‘Yüzyılın Planı’nı kapsamında siyasi ayağı açıklayacak. İslam dünyasının umursamazlığıyla cüreti artan Trump ve Netanyahu, Kudüs’ün tamamını Tel Aviv’e bırakıyor. 60 yıllık davaya son çivi olan, Müslümanlara ‘yüzyılın utancını’ yaşatan hamleye karşı güçlü bir tepki için ‘Bu son fırsat’ çağrıları geliyor.
ABD Başkanı Donald Trump Yüzyılın Barışı diye lanse ettiği Ortadoğu barış planının ayrıntılarını dün ilk kez İsrail Başbakanı Binyamn Netanyahu ve onun 2 Mart’taki seçimlerde rakibi olan Mavi ve Beyaz Partisi lideri Benny Ganz ile paylaştı. Trump her iki liderle ayrı ayrı toplantılarda bir araya geldi. Trump’ın bugün ise Netanyahu ile birlikte Beyaz Saray’da plana dair ortak açıklama yapması ve ayrıntıları paylaşması bekleniyor.
İki günlük bu dış politika toplantıları analistlere göre Trump’ın hakkındaki azil davasından dikkatleri biraz ulaştıracak. Ancak İsrail ile Filistinliler ile İsrail arasında yıllardır kesilen barış görüşmelerini canlandırması konusu belirsiz. Zira Filistin tarafı Trump’ın girişimine sert tepki gösterdi. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, Trump’ın açıklaması beklenen sözde barış planını kınayarak, “Yüzyılın Anlaşması planı Trump’ı azledilmekten, Netanyahu’yu cezaevine girmekten koruma planıdır. Ortadoğu için bir barış planı değildir. Yüzyılın Anlaşması, ‘Trump ile Netanyahu’nun selameti’ planıdır.” dedi. Sözde barış planının açıklanmasının zamanlamasına dikkati çeken Iştiyye, “Planın açıklanmasının zamanlamasına ve sahadaki karşılıklarına baktığımızda, Netanyahu liderliğindeki işgal devletinin taleplerini yerine getirmeyi ve işgalin kökleşmesini sağlamayı amaçladığı görülüyor.” ifadelerini kullandı. Iştiyye, Filistin’in söz konusu planı asla kabul etmeyeceğini belirterek, Arap ülkelerine plana alet olmamaları ve Filistin’i korumaya çalışmaları çağrısında bulundu. Filistinli uzmanlar da, Trump’ın, “Yüzyılın Anlaşması” diye adlandırdığı sözde barış planını açıklama zamanlamasının, hem kendisi hem de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti.
Filistinli siyasi analist Vedi Ebu Nassar, Yüzyılın Anlaşması’nın Filistinlilere hak tanıma ihtimalinin çok zayıf olduğunu belirterek, “Planı açıklamak için seçilen tarih, Netanyahu’yu kurtarmayı hedefliyor.” dedi. Filistinli yazar Teysir Muhaysin de, “ABD yönetimi ve İsrail, barış süreci adı altında (iki devletli çözüm) İsrail-Arap anlaşmazlığını bitirmek için ortaya konan siyasi alt yapıyla tamamen çelişen bir durumu dayatıyor.” dedi. “Duyurunun zamanlamasının, siyasi gündemlere hizmet etmek ve Netanyahu liderliğindeki sağ cenaha destek vermek gibi hedefleri var.” tespitinde bulunan Muhaysin, Netanyahu’nun, “başbakanlık döneminde başarılar elde ettiği” yönünde propaganda yapmak için “Yüzyılın Anlaşması” adı altındaki ABD fikirlerinden yararlandığını söyledi.
Trump’ın ‘barış planı’nda ne var?
‘Yüzyılın Anlaşması’ sayfalarca uzunluğunda olsa da içeriği şimdiye kadar sır gibi saklandı. Bununla birlikte planla ilgili bazı Arap başkentleri, Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner tarafından bilgilendirildi. Taslak hakkında bilgilendirilen kimi Filistin ve Arap kaynakları, planın ‘Filistinlilere İsrail işgalini kabul etmeleri karşılığında rüşvet vermeyi önerdiğini’ belirtiyor. Bazı kaynaklar da söz konusu planı, ‘bölgenin stratejik ve bereketli topraklara sahip Ürdün Vadisi’nin büyük kısmı ile Batı Şeria’nın yarısının İsrail ilhakına olanak sağlaması’ olarak tanımlıyor. Filistinliler, Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 30’una denk gelen Ürdün Vadisi’nin bölgenin tahıl ambarı, Ürdün ile sınır kapısı ve gelecekteki devletlerinin hayati öneme sahip bir parçası olduğunu belirtiyor. Projenin mimarı olan Trump’ın damadı ve danışmanı Kushner, planını geçen haziran ayında Bahreyn’de ilk kez paylaştı. Siyasi ve din temelli çatışmalara “ekonomi öncelikli” yaklaşım sergileyen Kushner, plan kapsamında ‘Filistin’in ve komşu Arap ülkelerin ekonomilerinin canlandırılması amacıyla 50 milyar dolarlık yatırım’ açıklamasında bulunmuştu. Kushner, bu yaklaşımının Filistinliler için ‘refah’, İsrail için ise ‘güvenliği’ sağlayabileceğini savundu.
AŞILAMAYAN KİLİT MESELELER
* Musevilik, İslam ve Hristiyanlık için kutsal olan tarihi mekanlar da dahil olmak üzere Kudüs’ün statüsü.
* İsrail ve Filistinlilerin karşılıklı mutabık kalacağı sınırların oluşturulması.
* Filistin’in 1967 Orta Doğu savaşında İsrail tarafından işgal edilen kendi topraklarında (Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs) devlet kurma talebi.
* Milyonlarca Filistinli mültecinin on yıllardır çözüm bulunmasını beklediği durumu.
* Su gibi sınırlı doğal kaynakları paylaşmaya yönelik düzenlemeler.
* Filistin İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşim birimlerini kaldırması talebi. Batı Şeria’da 400 binden fazla Kudüs’ün doğusunda ise 200 binin üzerinde Yahudi yerleşimci yaşıyor.