1162'de "altın soy" diye nitelenen Börçigin boyunda dünyaya gelen Cengiz Han, 1206'da Moğol İmparatorluğu'nu kurdu. 1227'de öldüğü sırada imparatorluk, Roma İmparatorluğu'ndan 2,5 kat büyüktü. Genetik mirası da o kadar büyüdü ki 2003'ye yayımlanan bir araştırma, dünya genelindeki yaklaşık 200 erkekten 1'inin Cengiz Han'ın doğrudan torunu olabileceğini öne sürdü.
FARKLI TEORİLER VAR
Independent Türkçe’de Çağla Üren çevirisiyle yayımlanan habere göre, Cengiz Han'ın ölümü, gizemini korudu. Araştırmacılara göre hükümdar, Moğolların 20 yıldan uzun süre mücadele ettiği Batı Şia'yla savaşının önemli bir noktasında öldüğü için, o dönemde Cengiz Han'ın ailesine ve takipçilerine ölümü sır gibi saklamaları talimatı verildi.
Böylece Cengiz Han'ı onurlandırmak isteyen yakınları veya anısını lekelemek isteyen düşmanları, ölümüne dair bir dizi efsane anlatmaya başladı. Bunlar arasınca hançerlenme, attan düşme, okla yaralanma veya kan kaybı gibi bir dizi iddia yer alıyor.
"İMPARATORLARIN ÖLÜMÜ EFSANELERLE SÜSLENİYOR"
Uluslararası Bulaşıcı Hastalıklar Derneği'nin yayımladığı yeni çalışmada bu efsanelerin, imparatorun vefatından çok sonra ortaya atıldığı belirtiliyor.
Avustralya'daki Flinders Üniversitesi'nden paleopatolog ve çalışmanın ortak yazarı Francesco Galassi, "Büyük Çin'in krallarının ve imparatorlarının ölümleri genellikle efsanelerle karıştırılıyor" dedi ve ekledi: “Bulaşıcı hastalıklar gibi yaygın durumları düşünmek daha makuldür ama bu istisnai kişilere, heyecan verici, olağanüstü ölüm nedenleri atfedilir. Ancak genelde bu efsaneleri destekleyecek yeterli kanıt yoktur.”
Çalışmanın diğer yazarı Wenpeng You da Cengiz Han'ın öldüğünde hâlâ gücünün zirvesinde olduğunu, astlarından saygı gördüğünü ve iyi bakıldığını aktardı: “Bu nedenle siyasi amaçlı bir suikast veya zehirlenme yoluyla ölmesi pek olası değil.”
İMPARATORU ÖLDÜRDÜĞÜ DÜŞÜNÜLEN HASTALIK EBA MI TİFO MU
Çalışmayı yürüten araştırmacılar, Ming hanedanlığı döneminde hazırlanan "Yuan'ın Tarihi" isimli tarih çalışmasını inceledi. Çalışmada, 18 Ağustos ve 25 Ağustos 1227 arasında, Cengiz Han'ın Batı Şia'ya son seferi sırasında ateşlendiği ve kendini iyi hissetmediği, hastalığın başlangıcından 8 gün sonra da imparatorun öldüğü belirtiliyordu.
Önceki araştırmalar, hükümdarın tifoya yakalandığını öne sürüyordu. Ancak Galassi ve meslektaşları, tifonun karın ağrısı ve kusma gibi diğer tipik semptomlarından söz edilmediğini gördü.
Bunun yanında araştırmacılar, Cengiz Han'ın mustarip olduğu hastalığı bulmak için sadece klinik belirtilere bağlı kalmadı, aynı zamanda Moğol birliklerinin ve düşmanlarının o sırada geçirdiği hastalıklara dair bilgilere de başvurdu.
Adelaide Üniversitesi'nden çalışmanın bir diğer yazarı Maciej Henneberg, Live Science'a yaptığı açıklamada, Cengiz Han'daki semptomların, o dönemde yaygın görülen hıyarcıklı vebayla eşleştiğini keşfettiklerini söyledi.
Bilim insanları, Cengiz Han'ın bedenine ulaşamadıkları için bu tür retrospektif tanı araştırmalarının kaçınılmaz olarak sınırlı kaldığını kabul ediyor. Zira ünlü hükümdarın mezarının yeri bilinmiyor.
Ancak Galassi, "Bu sınırlamalar nedeniyle ölüm nedeninden yüzde 100 emin olamasak da bu senaryonun diğer uzak varsayımlara göre çok daha gerçekçi ve tarihsel açıdan değerli oluğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Aynı üniversitede antropolog ve çalışmanın ortak yazarı Elena Varotto'ya göre, Cengiz Han'ın ölümü "hastalıkların liderler üzerindeki etkisinin örneği olabilir ve tarihin akışını değiştirebilir": “Son pandemi, ulus liderlerinin de bulaşıcı hastalıklara yakalanabileceğini ve bulaşıcı hastalıklar gibi doğal olaylara karşı savunmasız kalabileceklerini bir kez daha gösterdi.”