İslam Dünyası STK'ları Birliği'nden (İDSB) yapılan açıklamada, "işgal devleti" İsrail'in, Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki bazı evleri yıkarak veya Yahudilere peşkeş çekerek, kenti mahalle mahalle Yahudileştirme çalışmaları yürüttüğü; Filistinlilere yönelik sistematik tehcir politikası güderek Müslümanların ilk kıblesi Kudüs'ü bu türden "oldu-bitti"lerle kolayca ilhak edebileceğini sandığı ifade edildi.
Özellikle ramazanda, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınlarına polis koruması tahsis edilip, Müslümanların kışkırtılmaya ve yıldırılmaya çalışıldığı belirtilen açıklamada, uluslararası hukuku ve demokratik tüm teamülleri yok sayarak kenti başkent ilan eden İsrail'in, bu tür entrikaları ile yasadışı yerleşim birimlerini meşru kılmayı ve Filistin topraklarındaki işgalini tamamlamayı planladığı aktarıldı.
Açıklamada İsrail'in son yıllarda tamamen kontrolden çıkmış bir şekilde ABD'nin himayesi altında her yıl dozunu ve şiddetini arttırarak Filistinliler üzerindeki saldırıları ve rutinleşmiş faşist uygulamalarını, uluslararası insan hakları örgütleri ile Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu'nun raporlarına göre "etnik ayrımcılık suçu" olarak tescillenmiş olmasına rağmen bu suçu işlemeye aynı cüretle devam ettiği kaydedildi.
İsrail'in her fırsatta Filistin halkına yaptırımlar uyguladığı ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Filistin halkını yok sayan İsrail, uluslararası payandalarının koruması ve kollaması altında barış anlaşmaları süsü verilmiş çeşitli paçavra anlaşmalar ile haremimiz, ilk kıblemiz olan Kudüs'ü ilhak etmek istemekte; sözde restorasyon ve arkeolojik kazılar adı altında Mescid-i Aksa'yı yok etme hayalleri kurmaktadır. İyi bilinmelidir ki Kudüs, Mekke ve Medine’den sonra tüm Müslümanlar için en önemli kutsal mekândır. Sadece Müslümanlar için değil üç semavi din için kutsal olan bu şehirde işgal devletinin uzun zamandır ezan, namaz ve Mescid-i Aksa ekseninde serdettiği provokatif entrikaları, Müslümanları şehirden tehcir politikaları ile daha da gün yüzüne çıkmıştır."
"Uluslararası toplum bir an önce üzerine düşeni yapmalı"
Filistin halkının, yıllardır maruz kaldığı adaletsizliğe karşı destansı bir direniş verdiği vurgulanan açıklamada, "Asıl hak sahibinin bu iradesi ortada iken Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesi ve tüm evrensel hukuk değerlerine aykırı olarak ırkçılığı ulusal bir kavram olarak yasalaştırmış İsrail'in bu hukuksuz, faşist uygulamaları karşısında, BM başta olmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşların tepkisizliği ve çaresizliği kabul edilemez." denildi.
Kudüs ve Filistin meselesinin, sadece ne Filistinlilerin ne de Arapların bir sorunu değil, bütün ümmetin ve insanlığın sorunu olduğuna işaret edilen açıklamada, uluslararası toplumun bir an önce üzerine düşeni yapması, İsrail ve ABD'nin, uluslararası hukuku hiçe sayarak artan saldırganlığını sona erdirmek için süratle harekete geçilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada, "65 ülkeden 354 STK'nın çatı kuruluşu olan İslam Dünyası STK'lar Birliği olarak, Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı, Filistin'i ve Filistinlileri yok sayan İsrail'in bu terör politikalarını reddediyor ve en yüksek sesle ifade ediyoruz ki Kudüs Müslümandır ve öyle kalacaktır." ifadesi kullanıldı.