Referans Medya
Türk Kızılayı Sancaktepe Şubesi’nde koordinatör olarak görev yapan Emrah Aytar, 100 TIR yardımı pazarcılık yapan babası İsmail Hakkı Aytar eliyle semt pazarlarında sattı. Olay, Jandarma tarafından adım adım izlendi. İçerisinde onbinlerce mont, kazak, pantolon gibi giysilerin yer aldığı yardımları sattığı gerekçesiyle 13 kişi hakkında dava açıldı.
Kazancı baba-oğul paylaştı
Hürriyet gazetesinde haberleştirilen hırsızlık olayında şüphelilerin 6 aylık teknik ve fiziki takibe alındığı ve her hareketlerinin kaydedildiği belirtiliyor. Savcılık iddianamesine göre,
İddianeme de yer alan bilgülere göre Kızılay Sancaktepe Şube’sinin ilk kurulduğu 2007’den itibaren görev yapan Emrah Aytar, kurum deposu yanında babası ile ortak 6-7 farklı depo kiraladı. Bağışçılardan gelen TIR'larla giysi bu depolara gönderildi.
Çalınan ürünler Pendik ve Çekmeköy, Kırklareli, Tekirdağ, Edirne ve Kocaeli - Kartepe’de de kurulan pazar tezgâhlarında satıldı. Bu kıyafetler 100-150 lira yevmiye ile çalışan 5-6 kişi tarafından satıldı. Pazarlardan gelen günlük ortalama 7-8 bin liralık hasılat ise İsmail Hakkı Aytar veya oğlu arasında paylaşıldı. Soruşturmayı yürüten görevliler, açılan her pazar tezgâhından, ücretini ödedikleri birkaç ürünü de delil olarak sakladı.
Tutuklandılar
Hırsızlık olayı ile ilgili yapılan operasyon kapsamında 11 kişi tutuklandı. Baba ve oğul dışındaki isimler ikinci duruşmada serbest bırakıldı. Emrah Aytar ve babası suçlamaları kabul etmedi.
Altın aldılar
Aylarca süren takip ve ardından yapılan operasyon sonrası Kızılay'dan gece yarısı sevkiyatları ile çalınan ürünlerinden elde edilen paralar İsmail Hakkı Aytar ile birlikte yaşadığı eski eşi Hatun Yalçın’ın evinde ve banka hesaplarında çıktı. Hatun Yalçın, bankada bulunan 1 milyon liranın, kadın kuaförü olarak elde ettiği kazanç olduğunu ileri sürdü. Bir süre önce boşanan Aytar ve Yalçın’ın evinde 70 bin lira, 22 adet çeyrek altın, 20 adet altın küpe, 14 adet bilezik, 9 adet altın bileklik, 3 Cumhuriyet altını, 2 adet yarım altın, 1’er adet tam altın, gerdanlık, pırlanta yüzük ile 19 adet altın hesap cüzdanı bulundu. Savcılık, söz konusu para ve ziynetin çalınan kıyafetlerden geldiğini öne sürdü.
Hazırlanan zarar tespit raporunda zararın 4 trilyon olduğun belirtildi.
En ağır cezaya çarptırılsın
Hırsızlık ve devam eden davaya ilişkin bir açıklama yayınlayan Kızılay suçluların en ağır cezaya çarptırılmasını istedi ve şu ifadeleri kullandı:
Konuya ilişkin Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Kızılay Sancaktepe Şubesi’nin eski yönetimi döneminde yaşanan ve tarafımızdan yargıya intikal ettirilen kabul edilemez gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunlu olmuştur.
Sancaktepe Şubesi’nin ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere Genel Merkez tarafından kendisine emanet edilen ve kendisinin bazı firmalardan bağış olarak aldığı kıyafetleri amacı dışında kullandığı duyumları üzerine Kızılay Teftiş Kurulu, Kızılay Hukuk Müşavirliği ve kolluk kuvvetleri 2020 yılının Haziran ayında ortak bir soruşturma başlatmış ve olayda adı geçen kişiler hakkında bizzat Kızılay Yönetim Kurulu tarafından söz konusu tarihte suç duyurusunda bulunulmuştur. Konuya ilişkin olarak 26 Haziran 2020 tarihinde kamuoyuna yaptığımız açıklamada sürece müdahil olduğumuz zaten vurgulanmıştır.
Kızılay Teftiş Kurulu, Kızılay Hukuk Müşavirliği ve soruşturmanın ilerleyen safhalarında Savcılığın ortak çalışması ile suiistimal her yönüyle ortaya çıkarılmış ve konu dava safhasına gelmiştir.
Konudan haberdar olunan ilk andan itibaren Kızılay Yönetim Kurulu hiçbir şekilde kabulü mümkün olmayan suiistimali yakından takip etmektedir. İlk andan itibaren davada adı geçen çalışanların Kızılay ile ilişiği kesilmiş, dolaylı sorumluluğu bulunduğu belirlenen Şube yönetimi görevden alınmış ve yerlerine yeni yönetim atanmıştır.
Kızılay Yönetim Kurulu olarak, bağışçılarımızın emaneti olan her bir kuruşun yerine ulaştırılması sorumluluğu bizlerin üzerindedir. Bu ilkeden hareketle Sancaktepe’deki gelişmeleri de Yönetim Kurulu olarak hukuk müşavirliğimiz vasıtasıyla yakından takip etmekteyiz. Suçluların en ağır cezayı alması için müdahil olduğumuz dava sürecini sonuna kadar takip edeceğimizden de hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Söz konusu davaya konu olan Kurum zararı, bizzat Kızılay Müfettişleri tarafından ortaya çıkartılmış ve iddianameye konulmuştur. Kurum zararının telafisi için de Hukuk Müşavirliğince cezai sürecin yanında müstakil bir hukuki süreci daha başlatılmıştır. Sanıkların ceza alması durumunda kendilerinden tazmin edilecek olan Kurum zararı yine ihtiyaç sahiplerine son kuruşuna kadar ulaştırılacaktır.
Kızılay Yönetim Kurulu, bu ve buna benzer suiistimallerin bir daha yaşanmaması için 2020 yılının Haziran ayında bir komisyon oluşturmuş, komisyon olası riskleri ve alınabilecek önlemleri tek tek belirlemiş, Genel Müdürlüğümüz aracılığı ile sürecin, yardımın kabulünden faydalanıcıya teslimine kadar tüm safhalarının izlenebilir olması amacı ile Yardım Lojistik Otomasyon Sitemi çalışması başlatılmıştır. Amacımız 152 yıllık yardım çınarına zarar verebilecek her türlü kötü niyet ve girişimi öngörmek ve engellemektir.
Yaşanan gelişmelerden büyük bir üzüntü duyduğumuzu, benzer suiistimallerin bir daha yaşanmaması için sanıkların en ağır ve caydırıcı nitelikte cezalara çarptırılması amacı ile her türlü idari ve hukuki imkânı sonuna kadar kullanacağımızı bildirmek isteriz.''