Haber: referans Medya
Hasno , “Karşılaştığımız salgın riski DSÖ’nün yavaşlığı, bürokratik işlevi ve rejimin uyguladığı baskılarla daha da artıyor. Mart ayının başında hazırlanan eylem planı kağıt üzerinde mürekkepten başka bir şey değil” diye konuştu.
DSÖ ile birlikte yapılan eylem planı özellikle üç hastanenin koronavirüs hastalarını barındıracak şekilde yeniden düzenlenmesini ve 28 karantina merkezinin oluşturulmasını öngörüyordu. Ancak bir buçuk ay sonra, bu plan daha yeni uygulanmaya başlandı.
DSÖ sözcüsü Hedinn Hakkdorsson ise gecikmeye yönelik değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Kuzeybatıdaki hazırlıkları pekiştirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, ancak son derece zor koşullar altında çalışıyoruz. Dokuz yıllık savaş ve zorunlu göçler sonucu çok sayıda kişinin yerinden edildi, bu bölgedeki sağlık sisteminin parçalanması bizim için birçok zorluk oluşturuyor”.
Esed virüs üzerinden otoritesini pekiştiriyor
Fakat London School of Economics (LSE) tarafından yakın zamanda yayınlanan Suriye ve koronavirüs üzerine bir çalışmanın ortak yazarı olan araştırmacı Mazen Gharibah’a göre DSÖ’ün Şam hükümetini “enstrüman olarak kullanmasını” kınıyor. Gjarubah'a göre “Esad rejimi salgın korkusunu siyasi bir kart olarak kullanarak, kendisini Suriye’nin tek hakimi olarak göstermek istiyor. Ve bilerek veyahut bilmeyerek DSÖ buna destek oluyor”. Son iki yılda sık sık bombalanan İdlib’deki hastanelerinin mart sonunda yoğun bakım ünitelerinde sadece 20 yatak ve 47 solunum cihazı mevcuttu. LSE araştırmasına göre, bu bölgedeki sağlık sistemi 400 koronavirüs vakası daha ortaya çıktığında yetersiz kalacak.