Dünyada 100 kişiden 5’i yetim
Yetim Vakfı’nın Aile Bakanlığından talebi sonucu öğrendik ki ülkemizde 350 bin yetim çocuğumuz var. Dünyada ise UNICEF 140 milyon açıklasa bile birçok yardım kuruluşunun zikrettiği rakam 400 milyon civarı. İnsan kaçakçılığı, organ mafyası, dilenci mafyası, gayri ahlaki organizasyonlar gibi birçok tehlike dünyanın her yerindeki yetimleri tehdit etmeye devam ediyor. Üstelik ülkeler istatistik açıklamaya yanaşmadığı için veriye ulaşmak da zor. 15 Ramazan Yetim günü vesilesiyle Yetim Vakfı Başkanı Mehmet Gülsatar’la dünyadaki ve ülkemizdeki yetimleri konuştuk. Yetim çocuklarla ilgili birçok ülkede karşılaştıkları en büyük sıkıntının veriye ulaşma konusu olduğunu söyleyen Gülsatar, “Ülkeler istatistik yayınlamaktan imtina ediyor. Orası karanlık bir dünya” ifadelerini kullanıyor.
Yetim bir peygamberin ümmetiyiz. Yetim hassasiyeti tüm dünyadan daha çok bizde olması gerekir. Bu hassasiyet İslam dünyasında yeterince var mı?
Böyle bir hassasiyet yok maalesef. Çünkü insanlar yetimlikle ilgili herhangi bir farkındalık çalışmasını bilmiyor. Son on yıldır özellikle yardım derneklerimizin faaliyetleriyle bir miktar farkındalık oluştu. İşin acı tarafı şu, bizim yardım kuruluşlarının yetim çalışmaları, dünyadaki misyoner örgütlerinin çalışmalarını kopya ederek başladı. Ama Allah’a şükürler olsun son on yılda bir duyarlılık oluştu. Özellikle İHH’nın çabalarıyla bir taban yaygınlığı da sağlandı. Şu an bütün yardım kuruluşlarının faaliyetlerinde yetimlerle ilgili çeşitli çalışmalara rastlayabilirsiniz.
Misyonerlerin faaliyetleri nasıldı, neyini kopyaladı bizim STK’lar?
İslam kültüründe yetimlerle ilgili yetimhane gibi herhangi bir müessese dönemi olmamış. Osmanlı’nın son döneminde, Balkan savaşlarında, Osmanlı Rus savaşlarında şehid sayılarının artmasıyla birlikte Dârüşşafaka, Darul Eytam gibi yerler kuruldu. Ama onun öncesinde İslam medeniyetinde yetimlerle kurumsal olarak ilgilenilmiyordu. Peygamber Efendimiz Ashab-ı Suffe’nin hemen hemen hepsinin koruyucu ailesiydi. İslam tarihinde de yetimle ilgili çözüm genelde ailenin içerisinde olmuş. Akraba sahip çıkmış, mahalle sahip çıkmış, en kötü ihtimalle toplum sahip çıkmış.
Batı toplumuna, hatta Uzakdoğu toplumuna baktığımız zaman, yetimle ilgili kilise ve tapınakların ön planda olduğunu görüyorsunuz. Bu kurumsallaşarak geliyor. Kilisenin yapmış olduğu çalışmalar, bin yılı aşkın süre içerisinde, değişik tarikatlar eliyle yetimhanelere dönüşüyor. Batı, coğrafi keşiflerle dünyaya yayılınca, kilise de bir kol olarak yanında bulundu. Bunu yaparken de gidilen her yerde yetimlere dönük veya çocuklara dönük sürekli bir kurum, kuruluş ya da bir uğraş alanı olmuş oldu. Sömürge sonrası özellikle Afrika’da, Asya’da birçok dünya ülkesinde şu an batı dünyasının amiral gemiliği görevini yürüten birçok misyoner kurumun kurmuş olduğu okullar, evler, yetimhaneler var. Yurtdışına açılan yardım kuruluşlarımızın karşılaşmış oldukları çalışmalardan bir tanesi de işte bu yetim çalışmalarıydı.
KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ HİZMET
İslam’da evlat edinme olmadığını biliyoruz. Türkiye çok doğru bir şekilde koruyucu aile programını geliştirdi. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?
Öncelikle Yetim Vakfı olarak bizler, yetim çocuğu ve anneyi birbirinden ayırt etmeden hizmet üretmek şeklinde kendimizi konumlandırdık. İkincisi koruyucu ve önleyici sosyal hizmet üzerine bir yapımız var. Yani gerek çocukları gerekse anneleri kendi sosyal çevrelerinden, evlerinden, mahallelerinden koparmadan hizmet götürmeye dayalı bir sistem bu. Bunun için öncelikle sorunlar ortaya çıkmadan önce tespit edilmesi ve tespit edildikten sonra üzerinde bir takım çözüm önerilerinin sunulmasına yönelik bir çalışma. Bu da her aileye ve her çocuğa özgü farklılık arz ediyor. Bir nevi butik bir çalışma oluyor. Bunun için psikososyal destek merkezleri kurduk. Ardından eğitim sürecine, okullaşma sürecine girdik. Şu an anaokulundan liseye kadar kurmuş olduğumuz iki tane okulumuz var. İnşallah İstanbul’da da uluslararası düzeyde çocuklara hitap edecek bir okul hazırlığı içerisindeyiz.
TÜRKİYE’DE 350 BİN DÜNYADA 400 MİLYON YETİM VAR
Türkiye’de ve dünyada ne kadar yetim çocuk var ve ne kadarı kendilerine yönelik hizmetlerden faydalanabiliyor?
Aile Bakanlığımızın sosyal hizmet anlamında hizmet sunduğu çocuk sayısı 20-25 bin civarında. Fakat 15 Ramazan dünya yetimler günü vesilesiyle daha önce bakanlıktan talep etmiş olduğumuz yetim sayıları elimize ulaştı. Buna göre ülkemizde yetim, öksüz ve hem yetim hem öksüz olmak üzere 350 bin çocuk var. Bununla ilgili de elimizde hangi çocuğun hangi ihtiyacı olduğuna dair bir envanter yok. Bunu daha yeni yeni çalışmaya başlıyoruz. Bizim bu çocuklardan ulaşabildiğimiz şu an için Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin çocuk var. 2 bine yakın da anne var.
Dünyadaki yetim sayısına gelince, UNICEF’in yayınladığı rakamlara göre dünyada yaklaşık 140 milyon yetim var. Fakat Rusya, Çin, Güney Amerika, Afrika ve Asya BM’ye veri vermiyor. Bizim tahminimiz dünyada 400 milyona yakın yetimin olduğu yönünde. Bunu sadece biz dile getirmiyoruz. Dünyadaki birçok yardım kuruluşu bu sayıları zikrediyor. Ama kimsenin elinde somut bir veri yok. Ülkemiz bile yetimle ilgili sayıyı bu sene ilk kez yayınladı.
ÇOCUK SATIN ALAN ÜLKELER VAR
Yetim çocukların yabancı ülkelerde gördüğü muamele nasıl, korunup gözetilebiliyorlar mı, yoksa çeşitli çıkarlara âlet mi ediliyorlar?
Yetim çocuklarla ilgili birçok ülkede karşılaştığımız en büyük sıkıntı, veriye ulaşma konusu. Ülkeler istatistik yayınlamaktan imtina ediyor. Orası karanlık bir dünya. Öte yandan İslam coğrafyası, yoğunluklu olarak çatışma bölgelerinde bulunuyor. Bu yetim kitlenin ağırlıkta sayısını da bu coğrafyadaki çocuklar teşkil ediyor. Yetim çocukların mâruz kaldığı birçok tehdit var. Örneğin
● insan kaçakçılığı,
● organ mafyası,
● dilenci mafyası,
● gayri ahlâkî organizasyonlar,
● misyonerlik faaliyetleri,
● çocuk askerliği,
● çocuk işçiliği,
● kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi,
● gayri meşru bir şekilde veya zorla evlat verilme gibi birçok tehditle karşı karşıyalar. Kısaca birçok kötü niyetli organizasyon bu çocuklar üzerinde maalesef hesap kitap yapabiliyor.
Bu bahsetmiş olduğumuz tehditlerin birçoğuyla ilgili veriye de sahip değiliz. Çünkü bunlar karanlık insanlar tarafından yapılıyor. Bazı ülkelerde evlatlık edinmeye yasalar izin veriyor, ama insanî değil. Gelişmiş batı ülkeleri bazı Afrika veya Asya ülkelerinden ücret mukabili çocuk satın alabiliyor. Hatta bu geçim kaynağı bile olmuş durumda. Biz buna bizzat şahit olduk. Afrika, Asya ziyaretlerine gidenler bilir, havalimanında batılı bir aile, bayramlıklarını giymiş siyahi bir çocuğun elini tutarak götürür.
SPONSOR OLMAKLA SORUN ÇÖZÜLMÜYOR
Genelde STK’ların faaliyet alanı olan ‘yetim sponsorluğu nedir? Yetimlere sponsor olunca onların her ihtiyacını gidermiş oluyor muyuz?
Yetim sponsorluğu bir yetime harçlık vermek demek aslında. Şu anda yardım kuruluşlarının aylık sponsorluk genel ortalaması 100-150 lira bandında. Yetim Vakfı’nın çalışması biraz daha kalıcı, esaslı ve sürdürülebilir bir çalışma. Biz sadece çocuklara sosyal yardım değil de, onların hayatına dokunmaya, davranışlarını değiştirmeye yönelik, ihtiyaçları olan, psikoterapi veya eğitim rehberliği sunuyoruz. Okullar kurarak onların 24 saatine hitap etmek, kendi çocuklarımızla nasıl ilgileniyorsak, onlarla da o şekilde ilgilenerek daha iyi bir hayat, daha iyi bir gelecek için çabalıyoruz.
Sponsor olmakla yetim çocukların sorunu çözülmüş olmuyor. Belki biraz kolaylaşmış oluyor ama bu onların sorununu gidermeye yetmiyor. Bizim çalışmamız yardım kuruluşlarımızın birçoğunun olmadığı bu alana odaklandı. Yardım sektöründe faaliyet gösteren kurumların yüzde 98’i sosyal yardımla ilgileniyor. Sosyal yardım, ihtiyaç sahiplerinin fiziksel ihtiyaçları demek. Ama biz daha çok işin sosyal hizmet ve eğitim tarafıyla ilgileniyoruz.
YETİMİN DİNİ SORULMAZ
Müslüman çocuklar haricindeki çocuklarla da ilgileniyor musunuz?
Çocuğun dini yoktur. Efendimiz (s.a.v), herkesin İslam fıtratı üzerine doğduğunu buyuruyor. Daha sonra anne babası hangi dindense oraya meylediyor. Yetim Vakfı’nın hizmet kitlesi içerisinde din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin hizmet sunuyoruz. Ülkemizdeki çalışmalarımız içerisinde gayrimüslim çocuk henüz yok ama yurtdışında, örneğin Etiyopya’da bir çalışmamız var, oraya gayrimüslim de geliyor, Müslüman çocuk da geliyor. Zaten mazlumun dini sorulmaz, hele yetimin dini hiç sorulmaz.
Sosyal yetimlik kavramından bahsediyorsunuz bir de, biraz açabilir misiniz, nedir bu sosyal yetimlik?
Ülkemizde ilk defa vakfımızın gündeme getirdiği bir mefhum bu... Dünyanın birçok ülkesinde bu kavram var ve bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Sosyal yetimlik kısaca, bir çocuğun anne babası olduğu halde ilgi ve şefkatten mahrum olması demektir. Çocukla ilgilenilmediği için yetimlik şartlarında yaşıyor. Sosyal yetimleri birkaç kategoride değerlendiriyoruz.
● Bir tanesi boşanmış çiftlerin çocukları.
● Bir diğeri çalışan çocuklar veya sokak çocukları, anne baba olduğu halde ilgilenmedikleri için sosyal yetim sayılıyor.
● Bir başka kategori de anne baba olduğu halde yüksek düzeyde bilgisayar veya teknoloji bağımlısı olan çocuklarımız var. Bunları da ‘sosyal yetim’ sınıfında değerlendiriyoruz. Ülkemizdeki yetim sayısı 350 bin ama bu sosyal yetimleri de eklediğimizde bir buçuk milyona yakın çocuk sayısıyla karşılaşıyoruz.
ÇOCUKLARINI KAYBEDEN AİLELER VAR
Aile birleştirme çalışması derken neyi kastediyorsunuz, şimdiye kadar kaç aileyi birleştirdiniz?
Özellikle savaş bölgelerinde o savaşın dehşetiyle bazen aileler can havliyle çocuklarını geride bırakıp başka yerlere gidebiliyor. Veya değişik gerekçelerle çocuk veya aile birbirinden ayrılabiliyor. Yaptığımız çalışmalarla anne ve çocuğu bir araya getiriyoruz. Geçtiğimiz son üç yılda 70’e yakın çocuğumuzu annesine kavuşturduk. Bazen bu süreç çok yorucu ve üzücü olabiliyor, ama buna değiyor. Örneğin Halep bombardımanında çocuklarını kaybeden aileler vardı. Kimsenin haberi yoktu. Bizim de ulaştığımız çocuklar vardı, ama o çocukların anne babasının olmadığını düşünüyorduk. Yaptığımız araştırma sonucu bu çocuklarımızın annesinin yaşadığını tespit ettik. Devlet yetkilileriyle uzun uğraşlar sonucunda bu çocukları ailelerine kavuşturduk.
Yetim Vakfı’nın hizmet kitlesi içerisinde din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin hizmet sunuyoruz. Ülkemizdeki çalışmalarımız içerisinde gayrimüslim çocuk henüz yok ama yurtdışında, örneğin Etiyopya’da bir çalışmamız var, oraya gayrimüslim de geliyor, Müslüman çocuk da geliyor. Zaten mazlumun dini sorulmaz, hele yetimin dini hiç sorulmaz.
Geçtiğimiz son üç yılda 70’e yakın çocuğumuzu annesine kavuşturduk. Bazen bu süreç çok yorucu ve üzücü olabiliyor, ama buna değiyor. Örneğin Halep bombardımanında çocuklarını kaybeden aileler vardı. Devlet yetkilileriyle uzun uğraşlar sonucunda bu çocukları ailelerine kavuşturduk.
Spot:
İslam kültüründe yetimlerle ilgili yetimhane gibi herhangi bir müessese dönemi olmamış. Osmanlı’nın son döneminde, Balkan savaşlarında, Osmanlı Rus savaşlarında şehid sayılarının artmasıyla birlikte Dârüşşafaka, Darul Eytam gibi yerler kuruldu. Ama onun öncesinde İslam medeniyetinde yetimlerle kurumsal olarak ilgilenilmiyordu.