Japonya Nara Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nde biyoteknoloji alanında araştırmacı olarak görev yapan Erkin 29 yaşında genç bir bilim insanıydı. Mihriay Erkin, Tokyo Havalimanı’nda Tokyo’daki arkadaşına, “Çocukluğumdan beri bana çocukların görevlerini anne babalarının yanında kalarak yapmaları gerektiği öğretildi. Huzur içinde ol. Ölürsem, mezarım varsa oraya bir demet kırmızı şakayık konulsun.” mesajını göndermişti.
Doğu Türkistan’da Çin yönetiminin baskı ve asimilasyon politikaları devam ederken; Çin yönetimi yurt dışındaki Doğu Türkistanlılara da baskılarını artırıyor. Çin istihbaratının ısrarlı baskılarına dayanamayarak, ailesinin yanına dönen Uygur Türkü Mihriay Erkin, memleketi Doğu Türkistan Yanbulak’taki ceza kampında yaşamını yitirdi.
“ÖLÜRSEM VE BİR MEZARIM VARSA ORAYA BİR DEMET KIRMIZI ŞAKAYIK KONULSUN”
Uygur aktivistler, 18 Haziran 2019’da Doğu Türkistan’a dönen 29 yaşındaki genç araştırmacıdan o dönemden itibaren haber alınamadığını ve geçen hafta itibarıyla vefat haberinin geldiğini duyurdu. Doğu Türkistanlı Mihriay Erkin, memleketine dönmeden Tokyo’daki arkadaşına en son, “Çocukluğumdan beri bana çocukların görevlerini anne babalarının yanında kalarak yapmaları gerektiği öğretildi. Huzur içinde ol. Ölürsem, mezarım varsa oraya bir demet kırmızı şakayık konulsun.” mesajını göndermişti.
ARKADAŞLARININ DÖNMEMESİ İÇİN YAPTIĞI UYARILARA ALDIRMADI
Yurt dışında olan Doğu Türkistanlıların hemen hemen tamamı benzer bir şekilde tehditler alarak Çin yönetimince, memleketine dönmeye zorlanıyor. Erkin’in ailesi, Çin yönetiminin baskıları ve tehditleri sonucu kızlarının Doğu Türkistan’a dönmesi için çağrıda bulundu. Mihriay Erkin, ailesine yönelik tehditlere daha fazla dayanamayarak 2019’da Doğu Türkistan’a dönmek zorunda kaldı. Mihriay Erkin arkadaşlarının dönmemesi üzerine yoğun uyarılarına kulak asmadı.
Çin hapishanelerinde hayatını kaybeden genç Uygur bilim insanının amcası Norveç’te sürgünde olan Uygur yazar-aktivist Abduweli Ayup, Mihriay Erkin’in vefatından dolayı duyduğu üzüntüyü, “Umutsuzluk içindeyim. Gerçeği kabul etmek çok zor. Kimseyi kurtaramadığım için kendimden nefret ediyorum ama yeğenimi orada kaybettim.” ifadelerini kullandı.
DİNİ, ETNİK VE SİYASİ BASKILARIN MERKEZİ: DOĞU TÜRKİSTAN
Çin hükumetinin sistematik baskı ve asimilasyonlar ile dini, etnik, kültürel ve siyasal anlamda “soykırıma” varan faaliyetleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor.ABD Dışişleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre Doğu Türkistan’da yaklaşık 2 milyona yakın Uygur Türkü ve diğer azınlıklara mensup Müslümanlar, eğitim adı altında zorla toplama kamplarında tutulmakta.
Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Pekin idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur Türkünü zorla tutuyor. Farklı kaynaklarda cezaevleri ile gözaltı merkezlerinde tutulanlarla birlikte bu rakamın 3-4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.
Ayrıca, Çin hükumeti, her ne kadar dünya kamuoyunda aksini iddia etse de Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 2 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı zorla tutuluyor. Burada, Çin Komünist Partisinin sistematik baskı ve zulüm politikalarına maruz kalan Uygur Türkü ve diğer azınlıklar, birçok hak ihlali ile karşı karşıya.
QHA