Önde gelen gözlem örgütü Çin'de özgür basın olsaydı koronavirüs salgınının küresel bir pandemiye dönüşmesinin önlenebileceğini söyledi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders, RSF) ülkenin yetkililerini pandeminin ilk aşamalarındaki sansür programlarından ötürü eleştirerek bilgilerin ve medyada yer alan haberlerin baskılanmasının "ölümcül" olduğunun kanıtlandığını söyledi.
Örgüt ayrıca yaptıkları haberlerle hükümetin Kovid-19'la mücadelesini zedelemeleri durumunda gazetecileri cezalandırmak için yeni yetkileri güvenceye alan Macar Başbakan Viktor Orban örneğine dikkat çekerek otoriter liderlerin basın özgürlüğünü kısıtlamak için mevcut iklimden yararlandığı uyarısında bulundu.
CNN Business'a konuşan, RSF'nin Birleşik Krallık ofisinin direktörü Rebecca Vincent şu ifadeleri kullandı:
"Eğer Çin'de basın özgürlüğü olsaydı, eğer bu ifşacılar susturulmasaydı bunun bir pandemiye dönüşmesi önlenebilirdi. Gerçeği mümkün olduğunca erken bildirmek dünyanın geri kalanının muhtemelen duruma daha erken ve daha ciddi şekilde tepki vermesini sağlardı. (Basın özgürlüğünü engellemenin) sonuçları gerçekten de ölümcül."
Daha sonra bir dizi haber metnini silmeden önce geçen yıl koronavirüsle ilgili bilgilerin aktarılmasını önleyen Çinli yetkililer pandemi sırasında geniş çapta sansür uygulamakla suçlanıyor.
WeChat'te paylaşılan ama sonrasında kaldırılan bir rapora göre 23 Ocak ile 13 Mart arasında Çin'deki büyük yayınlar tarafından yazılan 41 haber metni silindi ya da sansürlendi.
Toronto Üniversitesi Munk Küresel İlişkiler ve Kamu Politikası Okulu'ndaki Citizen Lab'in yayımladığı analiz de Çin'de uygulanan sosyal medya sansürlerinin koronavirüs salgınıyla ilgili tarafsız bilgi aktarımını engellediğini tespit etti.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, doktorlar yeni virüsle ilgili uyarmaya çalışırken “Vuhan deniz ürünleri pazarı" da dahil olmak üzere yüzlerce anahtar kelime ve kelime dizisi aralık ayının sorunda sansürlendi.
Citizen Lab'ın raporu Ocak ve Şubat ayları arasında Çin hükümetinin eleştirilerini de içeren "geniş kapsamdaki içeriğin" WeChat ve Çinli canlı yayın platformu YY'de sansürlendiğini gösterdi.
Raporda, "Bulgularımız Çin sosyal medyasında Kovid-19'la ilgili bilgilerin sıkı şekilde kontrol edildiğini gösteriyor" ifadelerine yer verildi.
Kovid-19 içeriklerinin sansürü salgının ilk aşamalarında başladı ve hükümeti eleştirmekten resmi olarak tasdik edilmiş veri ve bilgilere kadar geniş kapsamdaki ifadenin engellenmesiyle büyüyerek devam etti.
Doktor Li Wenliang'ın Kovid-19'dan hayatını kaybetmesinin ardından da Çin'de büyük bir öfke alevlenmişti.
34 yaşındaki doktor Aralık ayının sonlarında meslektaşlarını koronavirüse dair uyarmış ama 3 Ocak'ta "yanlış söylentiler yayma" gerekçesiyle Vuhan'da polis tarafından gözaltına alınmıştı. Dr. Wenliang yasayı ihlal ettiğini ve "kamu düzenini ciddi ölçüde bozduğunu" kabul ettiğine dair polis tutanağını imzalamaya zorlanmıştı.
Çin sansür suçlamalarını reddetti ve salgını ilk idare etme şeklini savundu.
Salı günü Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şunları söyledi:
"Çin dış dünyaya açılma yönündeki temel ulusal politikayı destekliyor ve yabancı basına ve gazetecilere kucak açıyor. Çin'in aleyhindeki ideolojik önyargılara, sözde basın özgürlüğü adı altında yalan haberlerin yayımlanmasına ve gazetecilik ahlakına aykırı davranışlara karşıyız."
Bakanlık ayrıca RSF'yi ayrı tutarak "bu örgütün her zaman Çin'e karşı derin önyargıları olageldi ve sözde raporları çürütmeye değer değil" dedi.
Vincent koronavirüs salgınıyla ilgili önemli bilgi ve haberlerin baskılanmasının gerçek hayatta sonuçları olduğunu söyledi.
Rebecca Vincent, “Bazen teoride basın özgürlüğünden bahsedebiliriz ama bütün bu olanlar basın özgürlüğünün etkisinin zaman zaman fiziksel olabileceğini gösteriyor. Hepimizin sağlığını etkileyebilir" dedi.
Vincent'ın uyarıları RSF'nin 180 ülke ve bölgede basının durumunu inceleyen küresel basın özgürlüğüne dair yıllık değerlendirmesini yayımladığı sırada geldi.
Birleşik Krallık Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde geçen yılki yerinden iki sıra geriye düşerek 35. sırada yer aldı. Bu durum büyük oranda Derry'de gazeteci Lyra McKee'nin öldürülmesinin ve Kuzey İrlanda'da gazetecilere yönelik ölüm tehditlerinin tetiklediği yansımaların bir ürünü.
Norveç art arda 4 yıldır en üst sıradaki yerini koruyor. ABD ise 45. sırada.
2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi (seçili ülkeler):
1. Norveç
2. Finlandiya
3. Danimarka
4. İsveç
5. Hollanda
6. Jamaika
7. Kosta Rika
8. İsviçre
9. Yeni Zelanda
10. Portekiz
11. Almanya
16. Kanada
26. Avustralya
34. Fransa
35. Birleşik Krallık
45. ABD
142. Hindistan
149. Rusya
177. Çin