Haber: Referans Medya
İslâm dünyasının kanayan yarası Doğu Türkistan’da, Çinlilerin gerçekleştirdiği Gulca katliamının üzerinden 24 sene geçse de acısı hâlâ yüreklerde derinden hissediliyor.
4 Şubat 1997’de, Ramazan ayında, Kadir Gecesi’nde gerçekleştirilen dini sohbet yapan gençlerin tutuklanmıştı.
‘Meşrep’ adı verilen dini sohbet müesseselerini kapatan Çin yönetimine karşı 5 Şubat’ta Gulca Müslümanları sokağa çıktı.
Haklarını savunan Müslümanların üzerine ateş açan Çin kuvvetleri, tutukladıkları Müslümanları ağır işkencelerden geçirerek öldürdü.
Doğu Türkistan’da bugün yaşanan Çin zulmünün ilk adımı olan Gulca olaylarının yıldönümünde Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Abdullah Oğuz, yaşanan olayları ve Gulca katliamının bugüne yansımalarını anlattı.
Müslümanları yok etme çabası
Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Abdullah Oğuz, “Çinliler 1980’li yıllarda ekonomilerini düzeltmek, Batı’dan sermaye akışını sağlamak, fabrika kurulmasını sağlamak için dünyaya şirin görünmek istediler.
Bu yüzden de yapmak istedikleri şeyleri gizlice yapmak zorunda kaldılar. Dünyaya ‘demokrat’, insan haklarına saygılı, dini değerlerde özgürlükçü gibi bir süreç geçirdiler.
1980 yılından 1989’a kadar böyle oldu. 90’lı yıllarda Çinliler artık Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk varlığını ortadan kaldırma planlarını yeniden hayata geçirdiler. Bunu hayata geçirirken bugün yaptıkları gibi topyekûn bir soykırım uygulayamadılar.
Çünkü ekonomik ve siyasi güçleri buna yetmiyordu. Bunu da gizlice, münafıkça yaptılar. Doğu Türkistan’ın Gulca bölgesinde içki, uyuşturucu gibi şeyleri gençlerin arasında yaygınlaştırarak gençlerin milli ve dini kimliklerinden uzak olarak yetişmesi için ortam hazırladılar.
Gulca halkı da Çinlilerin kültürel asimilasyonu faaliyetlerine karşı meşrep adı verilen eğitim müesseselerini kurdu. Meşrep, Çin yüzünden uyuşturucu, içki gibi kötü alışkanlıklara düşen gençlerin bunlardan uzaklaşması sağlanan toplantılardı.
Gulca’da 100 kadar meşrep organizasyonu olmuştu. Gençler kendi araklarında sohbetler icra ediyorlardı. Çinliler de bundan rahatsız olup kurtulmanın yolunu arıyorlardı” dedi.
100’den fazla insan şehit oldu
Gulca olaylarını anlatan Oğuz, “4 Şubat 1997’de, 26 Ramazan’da, Kadir Gecesi’nde yine gençler bir araya gelmiş ve dini değerlerini yaşatmak için sohbet yapıyorlardı. Çinliler bir meşrepte bulunan bütün gençleri hiçbir gerekçe göstermeden tutukladılar ve karakola götürdüler.
Müslüman gençleri bugün herkesin bildiği ağır işkencelerden geçirdiler. Gençlerin işkence gördüğünü öğrenen halk 5 Şubat’ta bir araya gelerek bu tutuklamalara karşı gayet insani bir şekilde, taşkınlık yapmadan sokağa çıktı.
O gün sokağa çıkanlar Çinlilerin hak arayışına karşı tahammül göstermeyeceğini bildiği için abdestli olarak sokağa çıktı. Acımasız bir şekilde olaylar bastırıldı. Müslümanların üzerine direkt ateş açıldı, tutuklamalar yapıldı.
Tutuklananlar dövülerek, işkence edilerek öldürüldü. Vefat eden Müslümanların arasında soğuk havada sıkılan tazyikli sudan donarak, kangren olarak hayatını kaybedenler de vardı. Bu olaylarda 100’den fazla kişinin şehit olduğu yönünde şahitler, raporlar var” dedi.
“Öldükleri Müslümanların cesetlerini sokaklarda gezdirdiler"
İlk olayların ardından yaşananları paylaşan Oğuz, Çinlilerin öldürdükleri Müslümanların cansız bedenlerini şehirde gezdirdiklerini söyledi. Oğuz, “Ertesi gün Çinliler öldürdükleri Uygurlu Müslümanların naaşlarını sokakta gezdirip halkı korkutmak istedi.
Halk bir gün önce kaybolan yakınlarını, evlatlarını aramak için sokağa çıktı. Cansız bedenlerin yanına giderek yakınlarını arayan kişiler de öldürüldü. Bu şekilde insanlar evlerinden çıkamaz hâle getirildi.
Çin tabii bununla kalmadı ve bütün şehirde tutuklamalar yapmaya başladı. O günlerde 4 bin kadar Uygur’un tutuklandığını biliyoruz. Gulca’da yaşananlar, bugün yaşananların 1997’ye yansımasıdır.
Gulca’da yapılan katliam bugün Doğu Türkistan’ın her yerinde yaşanıyor. Toprakları açık hava hapishanesine çevirmenin, insanları işkence etmenin, tecavüz ederek soykırım gerçekleştirmenin ilk nüvesi Gulca katliamıdır.
Gulca katliamının yıldönümü vesilesiyle tüm Müslümanlara, Türklere ve tüm insanlara çağrımız bu soykırıma dur denmesi için herkesin elinden geleni yapmasıdır” diyerek çağrıda bulundu.