İnternet - Tv kanalı Netflix, yayınladığı sinema ve dizilerle toplumsal yozlaşmayı körüklüyor. Cinselliğin baskın nitelik taşıdığı yapımların yayın kanalı misyonunu üstlenen Netflix'e yönelik eleştirilerde her geçen gün artıyor.
Son dönem eşcinsel eğilimleri besleyen içeriklerle de dikkat çeken Netflix'i Cantürk Cerşit yazdı:
Mü'minler arasında ahlâksızlığın ve edepsizliğin yayılmasını isteyenleri gerek dünyada ve gerekse ahirette acıklı bir azap beklemektedir. Allah her şeyi bilir ama siz bilmezsiniz. ( Nur 19)
İki sene önce online dizi ve film platformu olan Netflix' i normal bir internet televizyonu sandığım için içeriği hakkında da malumat sahibi olmadığımdan bir aylık deneme süreli ücretsiz üyelik yapmıştım. Bazı dizi ve filmleri izlemek isterken her filmde, dizide ağır erotik sahneler en berbatı da eşcinsel karakter ve karelerin olduğunu görünce kesinlikle bu kanalın amacının sinema, sanat, kültür, film sektörü olmadığı kanaati ile üyeliğimi iptal ettirmiştim.
“Zehiri bal içinde yediren” bu platform ülkemizde de kullanıcı ağını her geçen gün genişletmekte olduğu için Müslüman sorumluluğu ile hakkı tavsiye etmek, kötülüğe karşı uyarmak hassasiyeti içinde kalbimde ve zihnimde olanları satırlara dökmeden edemedim.
İnsanların duygu ve düşünce dünyasını yine insanlara ulaştırmak için çeşitli araçsal yazılı, sözlü, görsel, işitsel aktarma yöntemleri vardır. Sinema da bir ifade ve irade şekli olarak evrensel tarife göre sanat dalıdır. Bu aracı herkes yüklediği anlama göre istediği şekle sokarak kullanıyor zaten. Paraya endeksli film endüstrisi ile sanata endeksli sinema dalı araçta aynı olsa da amaçta farklılaşmaktadır. İlki için değer yargısı, ideolojik ve felsefik mesajlar, sanat icra etmek kaygısı, sosyolojik dengeler önemsizdir; kapitalist ihtiraslara hizmet eder, arz talep seyri dikkate alındığı için ekranlarda her şey yer alabilir. İkincisinin de merkezinde sanat yapmak olduğu için izleyici filmin tamamında mutlaka bir şeyler öğrenir, hayatına uyarlayacağı kareleri yakalar, bazen 1-2 saatlik seyirden bir kitabın vereceğinden çok daha fazlasını en azından o kadarını elde edebilir. Fakat her iki kesimin de icra ettiği film ve dizilerde Müslümanlar için en büyük sorun teşkil eden bir şey var; o da kadın erkek ilişkilerinde bazen sansürsüz bazen kontrollü bazen de az da olsa cinsel içerikli sahnelerin olmasıdır. Zira Müslüman için gözün nazar ettiği her şeyde helal haram sınırı vardır.
Seküler bir film kadrosu ile izleyicisi ise senaryonun kendisinde ve kurgunun canlandırılmasında bizim için gayri ahlaki olan replikleri, rolleri zaten dünya görüşünden ve yaşam tarzından dolayı normal görmektedir. Gerçek hayatta insanın her türü mevcut olduğu için hayatların öznesi olan insan ilişkilerinde herkesin önünde yapılamayacak şeyler bile beyaz perdeye aktarılmakta, izlenmektedir. Gayet de doğal karşılanmakta hatta sınırını tayin edecek üst mekanizmalar olmadığı sürece NETFLİX örneğinde olduğu gibi fuhşiyat ve cinselliğin her türlü sapkın hali düşünce özgürlüğü, insan hakkı, tercih hürriyeti ve sanat gerekçesi ya da kılıfı ile izah edilmektedir. Behemehâl film-dizi yapımlarında cinsel sahneler yer alabiliyor. Bunların bir kısmı normal bir ilişki görüldüğü için filmin totalinde çok fazla yer kaplamıyor bir kısmı da NETFLİX içeriğindeki gibi sansürsüz, sınırsız, yoğun sanki erotizm propaganda platformu gibi çok fazla yer alıyor. NETFLİX özellikle kendi yapımlarında çok fazla cinsel içerik örnekleri ile nerdeyse pornografinin babası denilen Alfred Kinsey’in (ö 1958) sapkın fantastik tezlerinin kobay tahtası gibi.
Alfred Kinsey "ahlâkı yıkmak ve sapkınlığı normalleştirmek..." için sahte bilimsel argümanlarıyla günümüz insanının cinselliğe bakış açısını şekillendirmiş olan kimilerine göre de cinsel devrimin mimarı olan gerçekte zoolog (hayvanbilimci) bir bilim insanı! Rocefeller Vakfı’nın finansı ile dünya porno pazarının beyni olan bu sapık adam, şöhrete kavuştuktan sonra kendisinin ve karısının başrolde oynadığı filmler çekmesi üzerine bilim adamlığı mevkisinden düşmüştür. Kinsey'in raporlarından sonra önemli bir gelişme olmuştu. 1950 yılında lgbt hareketlerin öncüsü olan örgütlenmeler başladı. 1973’ de Amerikan Psikiyatri Derneği, 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği Kinsey raporlarına dayanarak hastalık olmaktan çıkardı. Kinsey yeni bir cinsiyet ve cinsellik algısı inşa etmekten ziyade toplumda yerleşik olan geleneksel cinsiyet ve mahremiyet algılarını yıktı. Toplumsal cinsiyet rollerini adaletsizliğin temel sebebi olarak lanse etti, aile mefhumunu kökünden dinamitledi, kadın ve erkeği kimliksizleştirdi.
İşin en berbat tarafı bu sapık adamın bilimsel araştırmalar diye raporlarına kaynaklık eden çocuklara tecavüz ettiği, para karşılığı babaları ile küçük kızları ensest ilişkiye zorladığı iddiaları söz konusu. NETFLİX ise yayınlarındaki genel olarak pornografinin özel olarak eşcinsel temaların çok fazlası olması ile bu şehvetperest adamın çalışmalarını, raporlarını çağrıştırıyor, bundan dolayı da sinema sektörünün masum bir parçası olmadığını düşünüyorum. Bunun klasik bir komplo teorisi ile Kinsey ve Rocefeller projesi olduğunu anlatmak amacında değilim. Ama ifsat edici niyetlere hizmet ettiği için yeryüzünde ihtiraslı kirli emelleri gerçekleştirmek isteyen kesimlerin araçsal edindikleri hadsiz cinsel sapkınlıklar en azından gönüllü uşaklık arz ediyor.
NETFLİX yapımı ya da alıntı (seks-erotizm ağırlıklı) film ve dizileri ilk elden imal eden akıllar ve unsurlar kesinlikle herhangi bir ilke, kural ve değeri nazara alarak mesajlarını sunma gayesine sahip değiller. Salt para kazanma isteğine hizmet ettiğini bile düşünmüyorum. Sadece inanç ve ahlak mihengi ile değil; estetik ve etik felsefesine sahip olan sanatın hikmetini az buçuk bilerek sinema kültürü olan birisi dahi bu yayınlardaki anormalliği görebilir.
“ Zehiri altın kabın içine koydular; balı da suça ortak ettiler. “
Bunların amacı insanları cezbeden senaryolar ile kaliteli filmler yaparak özellikle eşcinselliği zihinlerde işlemek, algıları yönlendirmek, şehevi duyguları fantaziye dönüştürerek artırıp daha fazlası ile tercihleri değiştirmek; dönüşmeyenler için de normalleştirerek sıradan hale sokup tepkiselliği kırmaktır.
Dünya egemenlerinin algı yönetimi ve bilinçaltı etki mekanizması için en önemli propaganda aygıtı medyadır. Medyanın egemenlerin elinde nasıl bir silah olarak kullanıldığını, fikir dönüştürücülüğü ve bilinçaltı etkisini kavramak isteyenlere Amerikalı yazar Noam Chomsky medya üzerine kitaplarını, ülkemizden ise Mücahit Gültekin’in “Algı Yönetimi ve Manipülasyon” kitabını tavsiye ederim.
Medyanın da en çaplı, kapsamlı çeşidi ekrandır. Televizyonun program yelpazesinde haber formatı ve film içerikleri en önemli yeri tutuyor. Film içerikleri de artık dijital, internet kanallarında popüler ve favori olmuş durumda.
Yeni modern dünya egemenleri sınırlı dünya kaynaklarını daha çok elde etmek ve daha kolay pazarlamak için artan dünya nüfusunu ilerisi için tehlike görmekteler. Dünya nüfusu ise malum olduğu üzere gerek meşru gerek gayri meşru olsun kadın erkek birlikteliklerine bağlıdır. Egemenlerin en sevmediği şekli ise aile mefhumu ve kurumudur. Aile kurumunu bu zamana kadar fuhuş sektörü ve gayrimeşru seks üzerinden yıkmak istediler. Çünkü kapitalist dönemin ilk anlarından beri aile ile sermaye arasında sorun olduğunu aydınlardan pek çoğu ifade ediyor. Sosyolog Weber; “ Akılcı kapitalizmin gelişiminin önünde en büyük engel ailedir. Özellikle birleşik akraba grubu ilişkileri kapitalizmin gelişimini boğar.” demektedir. Başka bir aydın şunu demektedir: “Ailenin kontrolü; hem toplum sosyolojisinin, hem ekonominin, hem de nüfusun kontrolü demektir.”
Evet aile kurumunu özellikle seküler ülkelerde baltaladılar. Bu toplumlarda sekülerizmin yaygınlaşması ve şehvetin revaçta olması ile cinsel tatminsizlik eşcinsel, pedofili, ensest ilişkileri de artırdı. Artan nüfusu kontrol etmek için hem gayrimeşru ilişkileri hem de doğurganlığa yüzde yüz engel olan lgbt tercihlerini teşvik etmek ve normalleştirmek için her platformda propagandasını yaptılar. Bu propaganda merkezi ve kanalı için de en iyi platform medya, televizyon, online kanal ve her geçen gün kullanıcı ağını genişleten; 190 ülkeye girmeyi başarmış NETFLİX’tir.
Dünya görüşü seküler olan her birey Netflix’e kendince abone olmaya, kalmaya devam edecektir. Tercihleri ve yorumları onları bağlar bizleri de alakadar etmez. Ama bir Müslüman’ın fuhuş, zina ve eşcinsellik söz konusu olduğunda vahyi haberlere, öğretilere, tehditlere rağmen masum bir film izleme eylemi bahanesine sığınarak, kültür duyarı kasma pespayeliğine düşerek bu lağım kanallara bigane kalmasının asla mazereti olamaz.
Film izlemeyi bir kültür ihtiyacı gören için bu beklentisini ve talebini karşılayacak ( Netflix abonesi olmadan) çok fazla alternatif de olmasına rağmen ne söylerse söylesin inandırıcı olmayacaktır.
İslam’da hayata taalluk eden gaye ve yararlar zaruriyyat, haciyyat , tahsiniyyat diye taksim edilmiştir. Zaruriyyat: Akıl, din, nesil, can ve malın korunması. Haciyyat: Elde edilmemesi durumunda sıkıntı doğurur. Tahsiniyyat: Elde edilmesi durumunda süsler, kamil kılar. Somut bir örnek üzerinden ; beslenme zaruriyyattan, giyinme haciyattan, güzel giyinmek ise tahsiniyyattandır. Mevzu bahis edilen filmler ise bunların hiçbirine girmediği için bu münkere ve pisliğe abone olarak maddi katkı sunan ve reyting paydaşı olan her Müslüman Allah katında sorumludur. Önceleri televizyona (ulusal kanallar) ahlakı yozlaştırdığı, vakti öldürdüğü, bağımlı yaptığı, faydalı işlerden alıkoyduğu sebeplere binaen karşı çıkan birisi olarak online kanalların tehlikesini gördükçe hazindir ki ehveni şer gözüyle bakar oldum.
Hasılı başkaları ne yaparsa yapsın ama Müslüman’ın Allah’a karşı şahitlik ve halifelik sorumluluğu olduğu için ümmet için fesadı ve tehlikesi aşikar olan söylemlere, eylemlere, gündemlere, ortamlara ve araçlara nemelazımcı yaklaşımla rahat olması tepkisiz kalması asla kabul edilemez.
Yazdıklarımın önce nefsime ve ehlime sonra okuyanlara tesir etmesini niyaz ederek İmam Şafii’nin şu sözü ile bitirmek istiyorum.
Haramın en zoru başıdır, sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alışılır, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir. Sonra da kalp başka bir haram arar."
Cantürk CERŞİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.