Müslüman olan Kanadalı anne 5 çocuğuyla sosyal medyada İslamiyet'i anlatıyor
2006'da İslamiyet'i kabul eden Kanadalı işaret dili ve İngilizce öğretmeni Jenny Molendyk Divleli, 9 yıl önce yerleştiği İstanbul'da 5 çocuğuyla hazırladığı, çocuklara yönelik sosyal medya paylaşımlarıyla büyük beğeni topluyor.
18 Şubat 2021 Perşembe 23:44
2006'da İslamiyet'i kabul eden Kanadalı işaret dili ve İngilizce öğretmeni Jenny Molendyk Divleli, 9 yıl önce yerleştiği İstanbul'da 5 çocuğuyla hazırladığı, çocuklara yönelik sosyal medya paylaşımlarıyla büyük beğeni topluyor.
Molendyk, polis bir baba ve hemşire bir annenin ikinci çocuğu olarak Kanada'da dünyaya geldi. Muhafazakar Hristiyan bir ailede, dini duyarlılığı yüksek bir çocukluk ve gençlik yaşayan Molendyk, Manitoba Üniversitesi ve Red River Kolejinde Dil Bilimi ve Amerikan İşaret Dili Tercümanlığı üzerine eğitim aldı.
Üniversite yıllarında "hayatın anlamını" keşfetmek üzere uzun yıllar sürecek bir arayışa giren Molendyk, İslamofobi'nin tüm dünyada yükselişe geçtiği, İslamiyet hakkında hiçbir bilgisinin olmadığı dönemde bir Müslümanla tanışarak uzun sohbetler yapma imkanı buldu.
Aradığı soruların yanıtlarını İslamiyet'te bulan ve bu konuda araştırmalar yapan Molendyk, 14 Mayıs 2006'da "hayatının en güzel ve büyük kararını" alarak Müslüman oldu. Başta babası ve üniversite hocalarının sert tepkileriyle karşılaşsa da yolculuğundan vazgeçmeyen Molendyk, tüm dünyaya faydalı bir Müslüman olabilmek için İslamiyet'i tanıtmaya başladı. Molendyk, bu süreçte tanıştığı Sami Divleli ile evlilik kararı alarak 2012'de Türkiye'ye yerleşti.
Bir yandan İngilizce öğretmenliğine devam eden Molendyk, bir yandan da sosyal medya hesapları üzerinden 5 çocuğuyla çocuklar için hem eğitici hem bilgilendirici paylaşımlar yapıyor. Molendyk, Türkçe ve İngilizce paylaşımlarında hem genel konulara değiniyor hem de İslamiyet'i ve Hazreti Muhammed'i tanıtıyor.
"Yeni bir inanç kapısı açıldı"
Kanada'dan İstanbul'a uzanan arayış ve hidayet yolculuğunu AA muhabirine anlatan Jenny Molendyk Divleli, dedesinin ölümünün ardından hayatın anlamını sorgulamaya başladığı dönemde İslamiyet ile tanıştığını dile getirdi.
Molendyk şöyle konuştu:
"Müslümanlar kimdir, neye inanıyorlar hiç bilmiyordum. Aynı peygamberlere inandığımızı da bilmiyordum. İşaret dili tercümanlığı okuduğum için belki bir gün bir camide tercümanlık yaparım diye daha fazla araştırmaya başladım. Daha iyi bir insan olmak için başladığım yolda yeni bir inanç kapısı açıldı. O dönemde Hristiyan inancında benim için sıkıntılar vardı. Sonra birçok şey oldu ve çok önemli bir noktaya geldim. Allah inancım hep vardı aslında. Bir gece samimi bir dua ettim. 'Hristiyanlık ya da İslam için bana bir yol göster' diye dua ettim. Ondan sonra harika Müslümanlarla tanıştım. Camiye gittim, arkadaşlarım oldu. İslam'ın doğru bir yol olduğunu anlamaya başladım."
Molendyk, İslamiyet ile ilgili yaptığı araştırmalarda yaşam tarzının tamamen değişeceğini fark ettiğini, bu durumun da korku ve endişeye sebep olduğunu anlattı.
Seminer için gelen Müslüman konuşmacının pek çok sorusuna yanıt verdiğini, bir gün önce gittiği papazdan ise cevap alamadığını belirten Molendyk, "Eşime, o zaman arkadaşımdı, mektup yazdım, 'Ben Müslüman olacağım' diye. Allah razı olsun şehrime geldi. O gün Müslüman oldum ve başörtüsü taktım. Müslüman olursam Allah'ın istediği şeyleri yapacağım diye karar almıştım. Daha önce, 'Müslüman olsam bile başörtü takmayacağım.' diye düşünüyordum. Çünkü nasıl olacak kültürümüze ne olacak insanlar ne düşünecek gibi çekincelerim vardı. 'Allah'ım senin için yaşamak istiyorum. İşimi kolaylaştır, bana yardım et.' diye dua ettim." diye konuştu.
"Müslüman olduktan sonra çok zorlu bir süreç yaşadım"
Müslüman olduktan sonra yaşadığı zorlu süreci de gözyaşlarıyla anlatan Molendyk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benden 4 yaş büyük bir ağabeyim var. Çok iyi anlaşıyoruz elhamdülillah. Ağabeyim hemen kabul etti kararımı, beni destekledi. Babam bir mektup yazdı. Zaten farklı şehirlerde yaşıyorduk. İnternet sitelerinden İslam'la ilgili bulduğu şeyleri, kopyaladı bana gönderdi. 'Senin seçtiğin din bu' demek istedi. Çok üzüldü, onu da anlıyorum. Ama İslam'ın ne olduğunu o da bilmiyordu. Televizyonda ne gördüyse onu biliyordu. Annem daha çok korktu. 'Evleneceksin, çocuklarını hiç görmeyeceksin, bodrum katta yaşayacaksın, kilitli şekilde karanlık bir yerde' gibi korkuları vardı annemin. Babamın ve annemin fikirleri üst üste geldi."
Başını örtmesinin ardından okul ve iş hayatında da kendisini üzen tepkilerle karşılaştığını belirten Molendyk, "Herkes şok oldu. Üniversitedeki hocalarım beni özel bir odaya çağırdılar. 'Sana ne oldu? Sizin için çok korkuyoruz. Bir sorun mu oldu? Lütfen anlatın.' dediler. Ben ve 4 hoca oturduk. Kanada için çok farklı bir durumdu. Çok üzüldüm çünkü başka bir dine geçmiş olsaydım veya başörtüm olmasaydı (fark etmeyecekler) hiçbir şey demeyeceklerdi. Çünkü İslam'ı seçmiştim. İşte de sorunlar çıktı. Müdürüm, 'Herkes seni çok merak ediyor? Ne oldu? Neden böyle yaptın?' gibi sorular sordu. Sonra da o işten ayrıldım." ifadelerini kullandı.
"Alışmak zor oldu ama İstanbul'u ve Türkiye'yi çok sevdim"
Eğitim ve iş için Kanada'da bulunan Sami Divleli ile evlendiğinde nikahına sadece ağabeyinin geldiğini dile getiren Molendyk, düğünlerinin de 6 ay sonra Türkiye'de yapıldığını söyledi.
Türkiye'deki düğüne annesinin de geldiğini ve o zaman İslamiyet'i seçmesine de alıştığını anlatan Molendyk, "İlk çocuğumuz 2008'de Kanada’da doğdu. Çocuklarımızın Müslüman bir ülkede büyümesini, iki dil bilmelerini ve ezan duymalarını istedik. En azından okul öncesinde bu şekilde denemeye karar verdik. O zaman planımız yoktu. '1 yıl bakalım eğer yerleşebilirsek devam edelim' diye karar verdik. Elhamdülillah hala buradayız." dedi.
9 yıldır İstanbul'da yaşayan Jenny Molendyk, bu sürede yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Eşimin ailesi beni kızları gibi kabul etti. Yine de zor oldu. Hiç Türkçem yoktu. Eşimin ailesinin de İngilizcesi yoktu. Eşimin işi Kanada'daydı ve sürekli gelip gitti. Başlarda arkadaşım yoktu. Kanada'da başörtülü olduğum için herkes bana bakıyordu. Beyaz, mavi gözlü ve Müslüman. Türkiye'ye geldim, bana hiç kimse bakmaz diye düşündüm. Ama hiç de öyle olmadı. Herkes yabancı olduğumu anladı, merak ettiler, sokakta durdurup soru sordular. Gerçekten İstanbul'u ve Türkiye'yi çok seviyorum. Çok memnunuz. Şimdi 5 çocuğumuz var çok şükür. Müslüman olmadan önce evlenmek ya da çocuk yapmak istemiyordum. Müslüman olduktan sonra evlenmek ve kalabalık bir ailem olsun istedim. O kadar yoğun ki anlatamam. Evde çok ses ve kalabalık var. Mutlu günlerimizi yaşıyoruz. İslam'la mutlu, İslam'ı seven ve Peygamberimizi örnek alan çocuklar yetiştirmek istiyoruz. Benim ve eşim için en önemlisi bu."