Mülteci kamplarında 100 bin kişi ölebilir
Yeni koronavirüs, Lübnan üzerinden Suriye’ye gelen 20 yaşındaki bir kadının ülkenin ilk vakası olduğu teyit edildiğinde, dünyanın birçok yerinde çoktan tespit edilmiş ve yayılmıştı.
16 Mayıs 2020 Cumartesi 21:02
Referans Medya [Tercüme: Kaan Çeben]
Suriye'de şimdilik çok az sayıda Covid-19 vakası rapor edildi, ancak hızla büyüyen pandemiden öğrendiğimiz bir şey varsa, koronavirüsün sağlık sektörlerini Mumbai'den Milano'ya ne kadar hızlı bir şekilde sıkıştırıp bunaltabildiği ve aynı oranda hızla yayıla bildiğidir.
Örneğin Suudi Arabistan ilk virüs vakasını 2 Mart'ta bildirdi. Üç hafta sonra ise virüsün ülkeye yayılmasını durdurmak için ülke çapında sıkı bir sokağa çıkma yasağı kararını uygulayan binin üzerinde resmi karar alındı.
Bu, şu an Suriye'deki görülen düşük rakamının önümüzdeki günlerde ve haftalarda hızla yükseleceği ve bunun, yükselişten en büyük payı alacağı düşünülen muhaliflerin elindeki İdlib eyaletinde, ülkenin diğer bölgelerinden çok daha ölümcül olabileceği anlamına geliyor.
Savunmasız…
Tıbbi tesislere ve hastanelere aylarca süren hava saldırılarından ciddi şekilde etkilenen ve aşırı kalabalık kamplarda iç içe bir ortamda yaşayan ve uluslararası küresel sağlık kurumlarıyla bağlantıları olmayan bir milyondan fazla mültecinin yaşadığı İdlib, koronavirüs krizinin en büyük trajedisi olabilir.
Perşembe günü, Suriyeli STK'lar ve aktivist gruplar İngiltere hükümetine ve BM'ye, bölgenin sağlık müdürlüğünün onbinlerce insanı öldürebileceği konusunda uyardığı İdlib eyaletindeki koronavirüs tehdidine acilen yanıt vermeleri yönünde çağrıda bulundular.
Gruplar, koronavirüsün muhtemelen Idlib'deki yüz binlerce mülteci arasında hızla yayılacağını ve muhaliflerin elindeki eyaletin halihazırda yetersiz kaynaklara sahip olan sağlık tesislerini hızla perişan edeceğini söyledi.
İngiltere’deki Suriye dayanışma gruplarının bir temsilci olan Batol Abdulkerim, ölümcül Covid-19 tehdidinin İdlib'e yaklaşmasıyla “kamplardaki durumun korkunç göründüğünü” söyledi:
"Kuzey Suriye'deki aşırı kalabalık nüfus geçici kamplarda yaşıyor ve burada yaşayan bir milyondan fazla insanın sabun ve akan suya dahi erişimi yok. Tıbbi tesislerin, hatta solunum cihazlarının dahi olmadığı bir yerde sosyal mesafe gibi kuralların uygulanması imkansız. DSÖ, DFiD ve ECHO'ya, yakın bir felaketi önlemek için bu temel gereklilikleri sağlamak üzere kaynakları acilen seferber etmek için çağrıda bulunuyoruz. Bu salgın hepimiz için bir tehdittir ve aramızdaki en savunmasız olanları korumak için omuz omuza vermedikçe insanlık büyük acılar çekecektir ."
İngiltere’deki Suriye dayanışma gruplarının bir diğer temsilcisi, Kesh Malek, Suriye İnsan Hakları Ağı ve diğer gruplar tarafından imzalanan ortak bir mektupta, STK çalışanları ve aktivistleri, Birleşik Krallık hükümetini, Dünya Sağlık Örgütünü ve diğerlerini hala zaman varken bu çağrılara yanıt vermeye çağırdılar. İngiltere Uluslararası Kalkınma Bakanlığı'na (DFiD) hitaben yazılan mektupta "[Biz], COVID-19 pandemisi başta olmak üzere Suriye'nin kuzeyinde yer alan IDP kamplarının korkunç durumu konusundaki ciddi endişemizi ifade ediyoruz" denildi.
Sağlık Krizi…
Sağlık çalışanları ve STK'lar, Aralık ayında başlayan Rus destekli rejim saldırılarının ardından, Güney İdlib'den Türkiye sınırına doğru yaklaşık bir milyon insanın kitlesel göçü ile başa çıkmak için mücadele ediyorlar.
Buradaki tıbbi tesisler, düzinelerce kliniği yok etmekle kalmayıp aynı zamanda acil olarak ihtiyaç duyulan doktorları, hemşireleri ve acil durum müdahale görevlilerini de öldüren Rus ve Suriye rejimi hava saldırılarının ardından oldukça azaldı.
Sabun, temiz su ve hatta hijyen sağlayıcı materyaller gibi temel hijyen ürünlerinin temininde dahi sıkıntılar var.
Kesh Malek’in mektubu "DSÖ tarafından sık sık, kapsamlı el yıkaması, el dezenfektanlarının kullanılması, öksürük ve hapşırmalardan uzak durulması, sosyal mesafe ve semptomatik bireyler için kendi kendine izolasyon gibi bulaşıcılığı durdurmak için önerilen temel önlemler, mülteci kamplarında yaşayan Suriyeliler için imkansızdır." şeklindeki ifadelerle devam ediyor.
Sağlık çalışanları, kendilerini hastalıktan korumak için gerekli araçların yanı sıra kendilerini virüsten korumak için gerekli ilaç ve ekipmandan da yoksunlar.
Söz konusu mektup ise, Birleşik Krallık hükümetini temiz su ve sabun, daha fazla çadır, Covid-19 test kitleri, vantilatörler, yoğun bakım üniteleri ve tıbbi çalışanlar için eğitim de dahil olmak üzere sağlık çalışanlarının krizle başa çıkmasına yardımcı olmak için acil durum malzemeleri sağlamaya çağırdı. Ayrıca aktivistler, "#StayHome" için küresel tavsiyenin Idlib'deki Suriyeliler için bir seçenek olmadığını vurgulamak adına bir Twitter kampanyası başlattılar.
Toplu Ölüm Endişesi…
İdlib sağlık otoriteleri, 100.000 kadar insanın koronavirüsün patlak vermesiyle hayatını kaybedebileceği tahmininde bulunuyorlar.
İdlib Sağlık Müdürlüğü, tıbbi tesislere yapılan hava saldırıları nedeniyle, şehrin sadece 105 yoğun bakım yatağı ve 30 solunum cihazından oluşan bir nüfusa hitap edecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Müdürlük başkanı Dr. Munzer Al-Khalil, yaptığı açıklamada, "Ventilatörlerimiz her zaman yüzde 100 dolu ve bugün bir tek korona vakası için dahi hazır tek bir yatağımız yok. Kamplar, virüs için mükemmel bir üreme alanı ve yüzde 400 fazla kapasite ile on veya daha fazla kişi bir çadırı paylaşıyor. İnsanların, bırakın ellerini yıkamayı, içmek için bile yeterli suyu yok." dedi.
El-Khalil geçen yıl boyunca Suriye'nin kuzeybatısında 76 sağlık tesisinin rejim güçlerince zarar verildiğini veya tamamen yok edildiğini, bu durumun da geriye kalan sağlık tesislerine daha fazla yük getirdiğini söyledi. Yetkili, "Donörler fonlarını kesti ve sağlık personellerimiz öldürüldü, tutuklandı veya sürgün edildi. İdlib'deki sağlık sektörü kaçınılmaz bir salgınla başa çıkamaz ve derhal malzeme almazsak 100.000 kişinin ölmesinden korkuyoruz" dedi.
İdlib halkı için tek umut ışığı, bu ayın başlarında bir Rus ve Türk anlaşmasından sonra ortaya çıkan ateşkes.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Shoygu bu hafta Şam'a sürpriz bir ziyarette bulundu ve Beşar Esad ile bir araya geldi. Shoygu, Suriye cumhurbaşkanına İdlib vilayetine yönelik rejim saldırılarını sona erdirmesi ve Rus-Türk ateşkes anlaşması koşullarına uyması talimatını verdiğini bildirdi.
Eğer koronavirüs rejim bölgelerinden veya Türkiye'den İdlib'e yayılırsa, durum diğer Orta Doğu ülkelerinin kaldırabileceğinden çok daha kötü olacak ve Suriye savaşının başka bir trajik bölümünü bizlere gösterecektir.
Yazının Orjinali : https://english.alaraby.co.uk/english/indepth/2020/3/26/coronavirus-could-kill-100-000-syrians-in-idlibs-refugee-camps