Moskova Ve Ankara İpleri Geriyor
İki hükümetin (Libya-Suriye) birbirlerine olan destekleri askeri ve ekonomik sahada devam ediyor.
04 Haziran 2020 Perşembe 17:38
Referans Medya [Tercüme: Kaan Çeben]
Geçici bir hükümetin (Hafter) meşru bir hükümeti (Esad), başka bir meşru hükümetin (Serrac hükümeti) ise başka bir geçici hükümeti (Ulusal Koalisyon destekli Suriye geçici hükümeti, kısaca muhalifler) desteklediği sıkıntı ve belalarla dolu ve tüm aktörlerin birbirine girdiği bir sahada, iki arabulucu (Rusya ve Türkiye) kendi çıkarlarının güvenliğini sağlamak adına mücadele veriyorlar.
İki hükümetin (Libya-Suriye) birbirlerine olan destekleri askeri ve ekonomik sahada devam ediyor. Suriye rejimi, Libya’ya petrol karşılığında savaşçı ve ticari mal ihracatı yapıyor. Diğer yandan Suriyeli muhalif hükümet de, Al-Wefaq’ın (Serrac Hükümeti) desteğini, muhalif savaşçılar karşılığında temin ediyor.
Bu karşılıklı çıkarlar haritası, doğrudan Rusya ve Türkiye'nin sponsorluğunda, Ortadoğu'daki iki cazibe eksenini temsil eden siyasi ittifaklar tarafından dayatılmıştır.
Bu dosyada, Suriye ve Libya dosyaları arasındaki yakınlığın doğasını askeri, politik ve ekonomik alanlarda değerledirirken, bölgelerdeki Rus ve Türk rolünün etkilerini ve gerçeklere dayalı amaçlarını derin analizler ve tarihi geçmişlerine dayanarak açıklamaya çalışacağım.
Libya Topraklarındaki Suriyeliler…
Rusya ve Türkiye Tarafından Desteklenen İkmal Tankı…
2019 yılının sonlarına doğru, Libya’nın doğusunu kontrolü altında tutan Emekli General Halife Hafter’in yönettiği askeri birlikler tarafından saldırı altında tutulan Al-Wefaq hükümetine destek amaçlı, Türkiye tarafından desteklenen Suriyeli savaşçıların Libya topraklarına giriş yaptığı ile ilgili haberler yayılmaya başladı.
Suriye medyası o dönem bu haberlere geniş bir yer ayırdı. Ta ki Rejim askerleri ve Rus güçleri İdlib’e geniş çaplı bir saldırı başlayana kadar bu durum devam etti.
Suriyeli savaşçıların Libya’daki varlığının doğruluğunu yansıtan bazı raporlar yayınlanırken Al-Wefaq hükümeti de Trablus’un belli yerlerinde Suriye lehçesi ile konuşan savaşçıların videolarını yayınlamıştır.
O tarihte Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed el-Kıblevi ve İçişleri Bakanlığı Misurata Askeri Konsey Başkanı İbrahim el-Rajab de dahil olmak üzere “el-Wefaq” hükümetinden tanınmış kişilerle temasa geçtim. Bu kişiler Türkiye'den gelen Suriyeli savaşçıların varlığını reddediyorlardı.
Ayrıca bu kişiler Libya'daki Suriyeli savaşçıların Rusya destekli Tümgeneral Halife Hafter güçleriyle çalıştıklarını ileri sürdüler.
El-Wefaq hükümetine bağlı çalışan istihbarat servisleri, 2019 yılının son aylarında Şam’dan Libya’ya çeşitli uçuşların gelişini tespit ettiler. Bu uçuşların, Suriye rejimine yakınlığı ile bilinen Shammout Trading Group şirketinin sahibi olduğu “Wings of the Levant” havayolu şirketi tarafından yapıldığını da tespit ettiler.
Ayrıca istihbarat servisleri bu savaşçıların maliyetleri hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığını da doğruladılar. Ancak bu savaşçıların Rus ordusuna, rejim kuvvetlerine yahut İran milislerine bağlı olabileceği bilgisini paylaştılar.
Buna ilaveten, Suriye Ulusal Ordusu sözcüsü Binbaşı Yusuf Hammoud’da 25 Aralık 2019’da, Türklerin Libya’ya savaşçı gönderme konusuyla ilgili bir talebin taraflarına ulaşmadığı bildirdi.
El-Wefaq Hükümeti
Libya'nın başkenti Trablus'taki Ulusal Anlaşma Hükümeti'nin (GNA) bir üyesi olan Fayez Al-Sarraj başkanlığındaki uluslararası kabul görmüş hükümettir. GNA, Şubat 2016'da, Libya parlamenterleri tarafından kuruldu. 17 Aralık 2015 tarihinde Fas'ın Skhirat kentindeki Birleşmiş Milletler himayesinde imzalanan bir barış anlaşması olan Skhirat anlaşması uyarınca kuruldu.
Geçici Hükümet
“Tobruk Hükümeti” olarak da adlandırılan geçici hükümet, Eylül 2014'te dağılan Tobruk parlamentosundan çıktı ve başkanlığını General Halife Haftar'ın güçlerini destekleyen Abdullah el-Thani yönetiyor.
Başlama Noktası Olarak Türkiye…
Türkiye, hem siyasi hem de askeri kesimlerde “El-Wefaq” hükümetinin yanı sıra Libya'ya gelen Suriyeli savaşçıların katıldığı çeşitli siyasi ve askeri muhalif grupların yer aldığı Suriye Ulusal Ordusu'nu (SNA) da destekliyor.
Suriye'nin Libya'daki çatışmaya katılım sorunu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yılın son ocak ayında Türk olmayan askerlerin el-Wefaq hükümetine verdiği yardımdan bahsedene kadar birkaç ay boyunca cevapsız kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletlerini ve sayılarını açıklamamış olsa da, Suriye Ulusal Hükümetine bağlı askerlerin Libya’daki Türk askeri eğitmenleri ile birlikte çalıştıklarını açıkladı.
Erdoğan, kendisini Libya'ya müdahale etmekle eleştirmenlere, her ikisi de Halife Haftar’ın kuvvetleri arasında savaşan ve “terörist” olarak nitelendirdiği Rus Wagner grubu ve Sudanlı milislerden oluşan 15.000'den fazla savaşçının varlığını örnek gösterdi.
Türk Cumhurbaşkanı ayrıca Libya'daki Suriyeli savaşçılar arasındaki kayıpları doğrularken, Facebook'taki bazı Suriye hesapları ölülerin resimlerini ve isimlerini yayınladı.
Ölen savaşçıların ailelerinden birine ulaşmaya çalıştım, ancak onlarla iletişim kuramadım. Şam Kırsal Valiliği'nden bir aile, oğullarının öldürülmesi hakkında konuşmak istemiyordu. O tarihte, Suriye Ulusal Ordusu, oğulları ölen ailelerin kayıpları hakkında konuşmalarını önlemek için tutukluluk gibi bir takım cezai yaptırımlar barındıran talimatlar vermişti.
Rusya Kapıları Açıyor…
Suriye Rejimine ait askerlerin Libya geçici hükümetine destek verdiği ile ilgili gelen bilgiler de bir çok çelişki içeriyor. Durum aynı… Lakin rejim, basında çıkan haberlere henüz bir cevap vermiş değil. Bir yandan da Hafter üzerinden Libya ile ve doğrudan Rusya ile olan politik bağlarını da güçlendirmek için çalışmalara devam ediyorlar.
Son olarak 5 Mart tarihli Fransız gazetesi “La Monde” başta olmak üzere bir çok Suriyeli gazetecinin basın raporları, Hafter güçleri saflarında Rus koordinasyonu ve rejime bağlı Suriyelilerin savaştığını ortaya koydu.
Gazete (La Monde), Hafter ve Beşar Esad’ın, Al-Wefaq hükümetine karşı birlikte hareket etmeye karar verdiklerini belirtti. Bununla beraber sayı ve tarih vermeden bir çok Suriyelinin de Hafter milislerine katılmak üzere Libya’ya geldiğini bildirdi.
Yerel Suwayda 24 web sitesi geçtiğimiz Şubat ayında, Suriye rejimi hükümeti tarafından desteklenen Suriye Ulusal Gençlik Partisi'nin (SNYP), Rus paralı asker istihdam etme şirketi Wagner Group'un desteğiyle Suwayda şehri ve diğer valiliklerden, Libya’daki savaşa katılmak üzere istihdam etmek üzere paralı asker alımı yaptığını açıkladı.
Aynı web sitesinde, partinin bu yılın başından beri paralı asker toplamaya başladığını doğrulayan içerisinde ses kayıtlarının da bulunduğu bilgi ve belgeler yayınlandı. Shibli Al-Shaer isimli kişinin as-Suwayda'daki SNYP şube sekreteri olarak Haftar'ın tugay kuvvetlerine desteği için Libya'ya gönderilecek şehirdeki paralı askerleri işe almakla görevli olan tek kişi olduğu belirtildi.
As-Suwayda 24, Suriye rejimi kontrolündeki bölgelerden, General Halife Haftar’ın kuvvetleri arasında savaşmak için giden/gönderilen savaşçıların sayısı ile ilgili herhangi bir bilgi vermedi.
Geçen Ocak ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Libya'da Suriye'den transfer edilen ve Rusya devletiyle herhangi bir ilişkisini reddettiği “paralı askerlerin” varlığından bahsetti.
Libya'da Rus paralı askerlerinin varlığı ile ilgili iddialara yanıt olarak Putin, “Bu kişiler şayet Rus vatandaşı bile olsalar, Rusya devletinin çıkarlarını temsil etmiyor ve bizden para almıyorlar” dedi.
Rusya ve Türkiye, Suriye ve Libya’ya Tam Olarak Ne Getirdi?
Libya ve Suriye dosyaları Rus ve Türk tarafı için sadece askeri düzeyde değil, her iki ülkenin imzaladığı ateşkes anlaşmasıyla tayin edilen Rus ve Türk katılımı nedeniyle siyasi düzeyde de birbiriyle ilişkilidir. O zamandan beri, her iki dosya da Moskova ve Ankara’nın çıkarları doğrultusunda siyasi ve askeri bir çok değişiklikler geçirdi.
10 Ocak'ta Rus ve Türk cumhurbaşkanları, aynı tarihte Türk Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiriyle, Libya ve Kuzey Suriye İdlib valiliği arasındaki çatışan taraflar arasındaki düşmanlıkları durdurmak için bir tarih belirlemeyi seçtiler.
Tabii ki, bu anlaşma her iki ülkede de uzun sürmedi. Lakin bu durumun etkisi, Suriye’ye oranla Libya’da daha az hissedildi. Zira Suriye’de Rus güçleri ile Rusya destekli İran milislerinin İdlib ve Halep dolaylarında muhaliflere karşı yürüttükleri saldırıların şiddeti artarak devam etmekte.
Libya’da ise ateşkesin ihlali, Hafter güçlerinin başkent Trablus’u elinde tutan Al-Wefaq hükümetinin kontörlü altında bulunan bölgelere dönük herhangi yeni bir saldırı başlatılmadan hafif ve seyrek birkaç saldırısı ile gerçekleştirildi.
Görüş Anketi : Suriye ve Libya Dosyası Birbiri İle İlişkili mi?
Resmi web sitemde ve Facebook’ta “Sizce Suriye ve Libya dosyaları birbirleriyle ilişkili mi?” sorusuyla bir anket başlattım. Ve sonunda da “Cevabınız evet ise bunun sebebini belirtiniz” dipnotunu ekledim.
Her iki platformda da görüşler uyumlu hareket etti. 677 Facebook kullanıcısının yüzde 69’u “evet” yanıtını verirken yüzde 31 “hayır” dedi.
Web sitesinde ise 162 kullanıcının yüzde 68’i “evet”, yüzde 32’si “hayır” yanıtını verdi.
Farklılıklar ve Benzerlikler
Rusya ve Türkiye'nin Suriye ve Libya dosyalarıyla ilgilenme problem çözme yöntemlerindeki benzerliklere rağmen, Filistinli araştırmacı ve Maseer Meclisi Genel Koordinatörü Eymen Fehmi Ebu Haşim, Suriye dosyasındaki bazı komplikasyonların her iki ülkeyi de askeri ve genel güvenlik mekanizmaları açısından farklı siyasi politikalar kullanmak zorunda bıraktığına inanıyor.
Rusya ve Türkiye için, her ülkenin Arap devrimlerinden ve ayaklanmalardan kaynaklanan, Arap bölgesinde devam eden değişikliklere ilişkin kendilerine has birer jeostratejik anlayışı vardır
Abu Haşim'e göre, Libya mal ve ürünlerin tüketimi ve silah alımı için bir pazar olmasının yanında, küresel enerji alanında önemli bir arena ve petrol ve gaz zengini ülkelerden biri,. Bu nedenle, her iki ülke de Libya'daki siyasi, askeri ve ekonomik etkilerini artırmanın öneminden ziyadesiyle haberdar.
Ebu Haşim’e göre iktidar için savaşan Libya’lı taraflardan her biri, Rusya ve Türkiye’nin çıkarlarını ve nüfuzunu koruma merkezli hareket ederek iç çatışmayı artırmaya yönelik hareketler yapıyorlar. Yani kendileri iktidar olabilmek için, Rusya’yı ya da Türkiye’yi destekleyip bunun neticesinde meydana gelen iç savaşı körüklüyorlar.
Ateşkesin son anlaşmasına gelince, “Bu oyunu yönetmenin onu kontrol altında tutmanın bir parçası… Böylece taraflardan birisi, diğerinin çıkarını ortadan kaldıran bir hamleyi ajandasına eklemez. Bu tavrı iki ülkede Suriye tecrübesiyle öğrendiler.”
Şiddetli Rekabet
Uluslararası ilişkiler konusunda uzmanlaşmış bir Suriyeli siyasi uzman olan Saad Wafai ile hem Rusya'yı hem de Türkiye'yi Libya ve Suriye dosyalarına müdahale etmeye iten ekonomik, tarihi ve dini nedenlerden konuştuk…
Tarihsel olarak, Rusya Sovyetler Birliği'nin halefidir ve Suriye ve Libya'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası olduğu ve Türk demografisinin bir uzantısı olduğu bir dönemde, yarım yüzyılı aşkın bir süredir hem Suriye hem de Libya'da yoğun etkisi olmuştur. Bu nedenle, Suriye ve Libya'da Rusya ve Türkiye arasında kimin daha çok nüfuz sahibi ve yasal haklara sahip olduğunu iddia etmek için bir güç ve nüfuz rekabeti vardır.
Diğer tüm rekabet sebeplerini bir kenara bırakıp dinsel sebeplere bakacak olursak da, Suriye ve Türkiye’ye yayılmış halde olan Sunni-Türk etkisi, Rusya’ya göre bölgede varlığını sürdüren Hristiyan-Batı unsuru için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Diplomatik Yakınlıklar
Geçtiğimiz ayın başında, Suriye rejimi hükümeti Şam’da Libya Ulusal Ordusu olarak da bilinen Hafter kuvvetlerine bağlı Libya Büyükelçiliğinin yeniden açıldığını duyurdu. Bu büyükelçilik Libya dışında Hafteri temsil edecek tek büyükelçilik oldu.
Suriye resmi haber ajansı SANA tarafından bildirilen habere göre, bu adım iki ülke Dış İşleri Bakanlığı arasında imzalanan bir mütabakatın ardından atıldı.
Öte yandan, hem El-Wefaq hükümeti hem de Suriye siyasi muhalefetinin ikisi de Türkiye'nin siyasi ve askeri desteğinden hoşlansalar bile, aralarında belirgin bir bağlantı bulunmamakta…
Suriye Ulusal Devrim ve Muhalefet Güçleri Koalisyonu'nda (NCROF) ve Suriye Geçici Hükümeti'nde (SIG) bulunan bazı kişilerle kendilerinin Libya al - Wefaq hükümeti ile politik bir ilişkileri olup olmadığını sormak için irtibat kurmaya çalıştım. Lakin bununla alakalı kimseden belirgin bir yanıt aldığım söylenemez.
Suriye-Libya İlişkileri Tarihindeki Mühim Duraklar…
Osmanlı saltanatının gerilemesi ve dağılmasının ardından Suriye ve Libya, daha önce saltanat tarafından korunan toprakların paylaşımı ile ilgili tamamen batı sömürge rejimlerinin eline geçmiştir.
Suriye 1946 yılının Nisan ayında Fransa’dan bağımsızlığını geri aldı ve Sosyalist Baas Partisi iktidara gelene kadar bir çok askeri darbe ile karşı karşıya kaldığı istikrarsız bir siyasi sürecin içerisinden geçti.
Libya ise 1951’de Fransa ve İngiltere’nin bölgeden çekilmesiyle bağımsızlığını kazandı. 1969’da Muammer Kaddafi’nin iktidara gelişine dek, Kral İdris Es-Sunusi önderliğinde Federal bir monarşi olarak kaldı. Suriye ile Libya arasındaki yakınlaşmalar ise Muammer Kaddafi’nin iktidarı ele aldığı dönemlerin başlarına rastlar.
Kaddafi Cemal Abdunnasır’ın düşüncelerinden oluşan Arapçı Nasırcılık fikirlerinden etkilendi ve buna yakın bir düşünce ile hareketlenen ve Suriye tarafından meydana getirilen “Direniş Ekseni” hareketi tarafından desteklendi. (ç.n. Direniş Ekseni terimi, İran, Suriye Esad hükümeti ve Lübnan militan grubu Hizbullah arasındaki siyasi ittifak anlamına geliyor.) Kaddafi’nin Suriye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaret, Baas rejiminin “Düzeltici Devrim” olarak adlandırdığı 16 Kasım 1970 askeri darbesine denk geldi. (ç.n. Düzeltici Devrim veya Görkemli Düzeltici Hareket olarak da adlandırılan Düzeltici Hareket, 13 Kasım 1970'te General Hafez al-Esad liderliğindeki bir darbe ile başlatılan Suriye'de siyasi bir hareketti.) Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Kaddafi ve eski Suriye Cumhurbaşkanı Hafız el-Esad arasında, Nisan 1971'de “Arap Cumhuriyetleri Birliği” adı verilen Üç Ülke Birliğini oluşturmak için bir anlaşma ve anayasa imzalandı. Aynı yılın eylül ayında, bu birlikle ilgili halk referandumu düzenlendi ve birlik, seçmenlerin çoğunluğunun onayını aldı. Birliğin ertesi yıl faaliyete geçmesi planlandı, ancak üç devlet başkanı arasındaki farklı görüşlerden dolayı pek başarılı olmadı.
Hafız el-Esad ve Kaddafi, Irak-İran savaşı sırasında (1980-1988) bir anlaşmaya vardılar ve İran'ı Irak ve Körfez ülkelerine karşı desteklemeye karar verdiler, daha sonra Kaddafi İran'ı uzun menzilli balistik füzeler vermek suretiyle destekledi.
Ayrıca Kaddafi, Hafız el-Esad’a, 1980’li yıllarda kardeşi Rıfat el-Esad’ın kendisine karşı yapmayı planladığı askeri darbe ihtimaline karşı bir fon ayırarak maddi destek sağladı. Rıfat El-Esad’a 200 Milyon dolar vererek abisi Hafız’a karşı darbe yapmamasını sağladı ve dostu Hafız’ın bu sorununu da çözdü.
Suriye-Libya ilişkileri 1990’lı yıllarda da iyi bir şekilde devam ettirildi. Bu iyi ilişkiler Hafız Esad’ın ölümünden sonra da devam ettirildi.
Suriye Rejimi Libya Petrollerine Göz Dikti.
Hafter Petrol Silahını Suriye’de Yaptırım Uygulamak İçin Kullanıyor.
2012'de kesilen ilişkiler, Suriye rejimi hükümeti ile Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu'nu destekleyen hükümet arasındaki diplomatik bağlar, ekonomik delegasyonların karşılıklı ziyaretleşmeleri yoluyla yavaş yavaş önceki statülerine geri dönüyor. Ağustos 2017'de Suriye İhracatçılar Federasyonu (SEF) başkanı Mohamed el-Sawah Bingazi'yi ziyaret etti ve Şam Uluslararası Fuarı'na katılmak için 70 iş adamından oluşan bir Libya heyeti eşliğinde döndü. Bu katılımı, Suriye rejimi hükümetine bağlı Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Muhammed Samer al-Khalil'in Şubat 2018'de Haftar hükümetine bağlı olan Munir Asr'daki Libyalı meslektaşı ile imzaladığı anlaşma izledi. Aynı yılın Mart ayında Suriye İhracatçı Birlikleri, Libya'ya ilk gelen kargo gemisinin, anlaşma kapsamında giyim, ayakkabı ve yiyecek de dahil olmak üzere yaklaşık 300 ton Suriye ürünü taşıdığını duyurdu. Mayıs 2018'de Libya'nın Bingazi kentinde ilk kez gıda maddelerinde uzmanlaşmış 100 Suriyeli ve Libyalı şirketin katılımıyla “Made in Syria” ekonomik sergisi düzenlendi. Bu yılın başlarında, Suriye Ulaştırma Bakanlığı Libya Havayolları'nın yıllarca süren bir aranın ardından Suriye hava sahasında tekrar uçmaya başladığını açıkladı, bunu Şam'daki Libya büyükelçiliğinin yeniden açılması izledi.
Büyükelçiliği yeniden açtıktan sonra Suriye rejiminin Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Muhammed Samer Al-Khalil, Libya'nın Suriye mallarına alıştığını ve “Karşılıklı ticaret ve yatırım işbirliğini geliştirmek amacıyla Libya'da meslektaşlarıyla ve muhataplarıyla iletişim kurmak için iş sektöründen delegasyonlar oluşturduğunu” söyledi.
Watan gazetesinde yer alan bir habere göre Libya Dışişleri Bakanlığı ve Haftar hükümetinde Uluslararası İşbirliği Bakanı olan Abdul Hadi Al-Hawij, Libya'nın aldığı yeni ekonomik kararlar ile ekonomisini Suriye ürünlerine, Suriye şirketlerine ve Suriye iş gücüne yönlendirdiğini doğruladı.
Gazete, Libya Başbakan Yardımcısı Abdul Rahman al-Ahiresh'i Hafter hükümetinin büyükelçiliğinin Şam’da yeniden açılması sırasında Suriye'ye yaptığı ziyarette, kendisi ve heyetinin Suriye rejimi Başkanı Beşar Esad ile ticaret ve özellikle petrol türevleri hakkında görüştüklerini söyledi. Bakan, “Libya pazarının Suriye ürünlerini ısrarla talep ettiğini ve tarihin eski zamanlarından bu yana Suriye'nin Libya pazarının kontrolünü elinde bulundurduğunu” belirtti.
Libya Petrolü Suriye Rejimine Nefes Aldırıyor…
Suriye Geçici Hükümeti maliye ve ekonomi bakanı Abdel-Hakim al-Masri, Suriye rejimi ile Hafter hükümeti arasındaki ticaret ilişkilerinin geri dönüşünü, Türkiye'nin Libya'daki varlığına ve Libya petrolleri ile ilgili karşılıklı çıkarların varlığına yönelik bir ittifak olarak görüyor. Al-Masri, kendisiyle yaptığım görüşmede, Türkiye'nin Libya'da bulunmasının Hafter ve işbirlikçilerini destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya ve İran'a yönelik birçok anlaşmayı engelleyeceğini söyledi.
Buna ek olarak, Suriye rejimi Libya ile olan bu yakınlaşmayı Libya'dan petrol ithal etmek için bir çıkış noktası olarak kullandı; oysa Hafter’ın hükümeti bu fırsatı dört bir yanı kuşatılmış ülkesinden petrolü elden çıkarmak için bir elverişli bir pazar olarak değerlendirdi. El-Masrî, Suriye’deki petrol kaynaklarının yüzde 85’inin ve doğal gaz kaynaklarının da yüzde 55’inin rejim kontrolünün dışında kaldığını bildirdi. Bu da yetmezmiş gibi tarımsal arazilerin (özellikle tahıllar, pamuk ve zeytin üretimi) çoğunluğunun da ülkenin güney bölgesinde olduğunu söyledi. Bu durum, Suriye rejiminin Libya petrollerine duyduğu ihtiyacı açıklamaya yeter de artar bile…
Hafter Güçlerinin Kontrol Sahası…
Bir OPEC üyesi olan Libya’nın ekonomisinin neredeyse tamamı petrol üzerine kuruludur. Hükümet tarafından desteklenen Hafter ise, ülkedeki tüm petrol sahalarını kontrolü altında tutmaktadır.
Bu petrol sahaları ise, Hafter güçleri ve El-Wefaq hükümeti arasındaki çatışmalardan etkileniyor zira Hafter güçleri, çatışmalar esnasında gerekli gördüğü durumlarda petrol sahalarına blokaj uygulayabiliyor. Yani kapatabiliyor.
Libya’daki Ulusal Petrol Şirketi olan NOC tarafından yapılan açıklamaya göre, Hafter’in petrol sahaları ve limanlara uyguladığı blokajlar sebebiyle 17 Mart günü petrol üretimi günlük 91.221 varile kadar geriledi. Reuters’e göre 17 Ocaktan bu yana devam eden Doğu Libya merkezli Halife Hafter yönetimindeki grupların liman ve petrol sahalarına uyguladığı blokajların maliyeti 3.36 milyar doları buldu.,
Libya’ya ihracat mı?
“Suriye'den Libya'ya sürekli ihracat yapılıyor” haberlerine rağmen, El-Masri verilen rakamlarda kontrolsüz bir artış olduğundan şüphe ederek, gayri safi yurtiçi hasılanın savaş yıllarında önemli ölçüde azaldığını ve yeterli kaynak olmadığı için rejimin Hafter'le ticari alışveriş yapamadığını belirtti.
Aslında bu haberlerin inanırlılığını yitirmesi, ABD tarafından Suriye rejimine uygulanan en son yaptırımlara dayanıyor; bunların en sonuncusu Washington tarafından yakın zamanda onaylanan Sezar Yasası. Sezar Yasası, rejime ve onunla ilişki kuranlara enerji, finans ve ulaştırma alanında ek ekonomik yaptırımlar getirmektedir. Şayet bu yasa uygulanırsa, Libya’daki rejim ve Tobruk Hükümeti de dahil Suriye rejimi ile ticari ilişkide bulunan bir çok ülke problem yaşayacaktır.
Suriye Geçici Hükümeti, El-Wefaq İle İlişkiler Kurmanın Yollarını Arıyor…
El-Masri, Suriye Geçici Hükümeti ile El-Wefaq arasında, Suriye muhalifleri tarafından tutulan alanlarda Libya'nın ihtiyaç duyduğu ürünlerin bulunmaması, ayrıca da uluslararası koşullar ve kısıtlamalar nedeniyle Suriye devrimini destekleyen herhangi bir ekonomik ilişki veya ticari anlaşmayı reddetti. Lakin kendisi Suriye Geçici Hükümetinin maliye bakanı olarak, özellikle Tel Abyad ve Rasulayn’de ihraç edilebilecek malların sağlanabileceği üretim projelerinin gelecekte oluşturulabileceğini ve şartlar değiştiğinde bu sürecin başlamasını ne kadar arzu ettiğini de ifade etti.
Bu projelerin başlaması durumunda, uluslararası platformlarda belirlenen yaptırımlara aldırış etmeden bir Suriye-Libya yakınlaşması oluşturulabilecek ve müttefiklerimizin sponsor olacağı diplomatik birçok yolun da önü açılacaktır.
Esad Hanedanlığı Döneminde Libya ile Ekonomik İlişkiler
Libya Mevzusunu Çözmek İçin Kapsamlı Yatırım Anlaşmaları
Suriye-Libya ilişkileri Hafız El Esad döneminde başta iki ülke arasındaki ticaret borsası ve deniz taşımacılığı anlaşmaları olmak üzere çeşitli ticari ve yatırım anlaşmalarına tanık oldu. Bu bağlar Beşar Esad 2000 yılında iktidara geldikten sonra da devam etti.
1978'de Şam'da ana faaliyet konusu sondaj olan Suriye-Libya Sanayi ve Tarım Yatırımları Şirketi (SYLICO) kuruldu. Şirket, 2013 yılında Suriye'deki Uluslararası Ticaret ve Finans Bankası'na Yönetim Kurulu Üyesi olarak katılmıştır.
2008 yılında, Suriye Merkez Bankası'nda 200 milyon dolarlık Libya mevduatının bulundurulması için de bir anlaşma imzalandı. Suriye Maliye Bakanı Muhammed el-Hüseyin, anlaşmanın o zamanlar 1982'den beri mevduatta biriken faizin 350 milyon dolarlık iptalini şart koştuğunu söyledi. Yetkili, orijinal mevduatın, mülkiyeti Suriye hükümetine devredilmeden önce belirli bir süre için ondan yararlanacak olan Libyalı yatırımcılar tarafından bir çimento fabrikası kurulması yoluyla tamamen Suriye'ye yatırılacağını da sözlerine ekledi.
Hükümet gazetesi Al-Thawra tarafından bildirildiği üzere, Suriye Ticaret Bankası ile Libya Jamahiriya Bankası arasında ortak bir işbirliği anlaşması imzalanması ve 2008 yılı sonundan önce Suriye-Libya İşadamları Konseyi kurulması kararı verildi. 2010 yılında, Suriye-Libya Yüksek Komitesinin Suriye Başbakanı Mohamed Naji Otri ve Libya'daki Genel Halk Komitesi Sekreteri liderliğinde yaptığı toplantı sonrasında bu ilişkiler daha da gelişti. O zamanlar, ticaretin teşvikini de içeren 17 ek madde üzerinde anlaşmaya varıldı.
Bu anlaşmalar, tarım, petrol ve maden serveti sektörlerindeki ortak işbirliğinin yanı sıra, her iki ülkenin pazarlarına karayolu taşımacılığı ve üçüncü ülkelere geçiş yoluyla ulusal mal ve emtia akışının kolaylaştırılmasını ve kara ve hava taşımacılığının geliştirilmesini de içeriyordu. .
Suriye-Libya işadamları konseyinin kurulmasıyla her iki ülkede de özel sektör mesleğini işadamları olarak gösteren pasaportlara veya ilgili odaların federasyonlarından (ticaret, sanayi, tarım, turizm, navigasyon) akredite yetkisi olan kartlara sahip Suriyeli işadamlarının Libya toprağına girmesine kolaylıklar sağladı.
Anlaşmalara binaen, “Suriye İnşaat ve İnşaat Genel Şirketi” nin kurulması, Libya Tandmira bölgesindeki konut birimleri ve diğer Libya bölgelerindeki altyapı projeleri de dahil olmak üzere, her iki ülkedeki kamu ve özel sektör kurumları arasında ortak işletmeler kuruldu.
Yazının Orjinali : https://english.enabbaladi.net/archives/2020/03/moscow-and-ankara-pulling-stringssyrians-on-both-sides-of-libyan-conflict/?so=related