Katolik kilisesi, yapay zekanın kullanımı için katolik geleneklerini ön plana çıkarıyor.
Katolik kilisesi, yapay zekanın kullanımı için katolik geleneklerini ön plana çıkarıyor.
30 Mayıs 2020 Cumartesi 22:39
Referans Medya (Tercüme : Kaan ÇEBEN)
Katolik Kilisesi geçen ay, belirli bir kullanım etiği ve belirlenmiş bir yönetim çerçevesi olmayan yapay zekanın kullanımı için, “Roma Yapay Zeka Etiği Çağrısı”nı yayınlamak için teknoloji şirketleriyle bir araya geldi.
Şüpheciler Joseph Stalin’in II.Dünya Savaşı barış müzakereleri sırasında söylediklerinden alıntı yapabilir: “Papa’nın kaç vazifesi var?” Katolik Kilisesi Vatikan dışında hiçbir eyalette düzenleme yapamayan (?) Papa, Roma Çağrısı ile yapay zekayı yönetmenin ve düzenlemenin çok daha büyük bir ölçekte ne anlama gelebileceğine dair bir bakış sunuyor.
Yapay zekaya dair duyulan endişeler her yere yayılmış durumda. Tehlikenin boyutları ise henüz bilinmiyor. Durum, histerik bir psikolojik rahatsızlığa dahi dönüşebilir. Sorular peş peşe… Yapay zeka temelli süper istihbaratlar, gelecekte insanlığa meydan okuyacak mı? Ya da yapay zeka, nükleer karşıtlığını istikrarsızlaştıracak ve savaş kavramını daha öne çıkarabilecek otonom bir silah üretebilecek mi?
Roma Çağrısı, yapay zeka algoritmalarının ve bunu yazan yazılımcıların insan onuruna ve haklarına ciddi şekilde etki edecek kararlar alabilme kapasitelerinin olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Çağrı, endüstriyel toplumlardan gelen bu gibi tehditler karşısında, insan onuru ve haklarını destekleyen bazı Katolik gelenekleri öne çıkarıyor. Bu geleneklerden bazıları ;
Rerum Novarum : “Yeni Şeyler Hakkında” anlamına gelir. 15 mayıs 1891’de Papa XIII Leo tarafından yayımlanan “emek ve sermaye’nin ödev ve hakları” konusunda yazılmış bir tamimdir.
Centesimus Annus : “Yüzüncü yıl” anlamına gelir. Rerum Novarum’un 100. Yıldönümünde Papa 2. Jean Paul tarafından kaleme alınmış tamimdir.
Laudato si : “Şükürler olsun sana” anlamına gelir. 18 Haziran 2015 günü öğlen bir basın toplantısı eşliğinde resmi olarak yayınlandı. Çevresel bozulma ve küresel ısınmaya karşı insanları birlik olmaya çağırır.
Çağrının etik dilinin çoğu, katolik dini ve etik gelenekler arasında ortak değerlerle konuşma avantajına sahip olan Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nden alınmıştır. Bununla birlikte, Papa Francis, insanlık onuru adına Katolik dilini ve geleneklerini, yapay zekayı yönetmek konusunda bir referans olarak öne sürebilir. Zira haysiyet ve onur, mahkemede sorgulanabilecek insan hakları ile aynı şey değildir, ancak insanlara saygıyı emreder…
Örnek verecek olursak, belirli şahısların yarattığı bir yapay zeka algoritması, sizin bir uçağa binmenizi sakıncalı olarak görür ve sizin o uçağa adım atmanızı anında yasaklar. Lakin bu kararı alırken değerlendirdiği doneleri sizinle o anda paylaşamaz ve muhtemelen aldığı karar haksız bir uygulama olur. Yani bu donelerin değerlendirilip hukuk haline getirilmesinde insanlar ve toplumlar döngü dışı bırakılırlarsa, bunu uygulayan algoritmalar hatalı haraket ederler.
Çin’in Hangzhou şehrinde, yeni bir telefon uygulaması, bir koronavirüs taramasının sonuçlarını toplar ve bir kişinin metroya girmesi gerekip gerekmediği veya başkaları için sağlık riski oluşturup oluşturmadığı belirleyip bu hareketleri yasaklayabilir. Sistem, halk sağlığı ve “dijital olarak güçlendirilmiş şehir yönetimi” adına verilen, ancak temyiz fırsatı bulunmayan bir yapay zeka kararı gibi görünmektedir. Yani otonom bir şekilde kişilere itiraz hakkı verilmeden keyfi kararlarla dolu bir gelecek oldukça distopik olarak görünüyor.
Ayrıca, buluşlarnı geniş çapta erişilebilir hale getirerek yapay zekadan “herkesin yararlanabileceğinden” emin olmak da önemli olacaktır. Belki de kilisenin en etkili olabileceği yer burasıdır.
Papa çağrıyı bir mektupta onayladı ve yapay zekanın bir yıldan uzun süredir toplum üzerindeki etkileri konusunda endişelerini aktardı.
Roma Çağrısı’nın imzacılarından biri olan IBM Genel Müdür Yardımcısı John Kelly III şöyle söyledi; “En büyük kaygı, herkesin kullanımına açık olacak mı, yoksa yapay zekanın sahipleri ile ona sahip olmayanlar arasındaki uçurumu daha da mı açacak?”. Çağrıdaki ilkeler, Katolik doktrini haline gelen yeni bir papalık doktrininin ve misyonunun başlangıcını oluşturabilir.
Yapay zekanın faydalarını herkes için kullanılabilir hale getirmek, keşiflerin dünyayla ve uluslar arasında paylaşılması için bir yönetim çerçevesi oluşturmak anlamına gelecektir. Yazılım düzenlemeleri, algoritmalara kısıtlamalar koyarak şeffaflığı artırabilir, böylece karar verme kurallarının görünür, değiştirilebilir veya test edilebilir hale getirilmesi gerekir.
Ve çoğu yapay zeka yeniliği yazılımdan (örneğin yeni algoritmalar) gelirken, yapay zekanın en umut verici kullanımlarından bazıları ise maalesef yeni ve pahalı malzemeler içeriyor – iPhone buna bir örnektir. Yeni nesil yapay zeka, donanım düzenlemesi veya en azından faydaları daha fakir ülkelerle paylaşma arzusunu azaltabilecek yeni malzemeler ve yeni makineler getirebilir.
Yapay zeka gelecekte insanla ilgili olan şeylerle alakalı fikirlere meydan okuduğunda, Katolik sosyal ve geleneksel düşüncesi, kilisenin ötesinde daha geniş bir insan kitlesine ve hatta teknoloji şirketleri kitlesine hitap eden ve insan onuruna saygılı bir dil üretebilir.
Patrick roberts
Yazının Orjinali : https://www.rand.org/blog/2020/03/catholic-church-and-tech-companies-join-to-call-for.html