Erdoğan: Korkunun ecele faydası yok, Türkiye hakkı olanı alacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'de hakkı olanı alacaktır. Kendimize ait olanlardan asla taviz vermeyeceğiz" dedi.
26 Ağustos 2020 Çarşamba 18:13
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Milli Park Alanı'nda, Malazgirt Zaferinin 949. Yıl Dönümü Kutlama Programı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
- Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi geleceğimize emanet edeceğimiz bir eser oldu. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Bugün Malazgirt Milli Parklar Miting Alanı'nda sizlerle birlikteyiz. Burayı zaferin anısına yakışır bir yer haline dönüştürdük. Tarım ve Orman Bakanlığı, milli parkın bitişiğindeki alana Sultan Alparslan'ın 442 metreye 275 metre çapında büyük bir silüetini kazıdı.
Geleceğe bıraktığımız her eseri bu topraklara vurduğumuz kutlu birer mühür olarak görüyoruz. Hep söylediğim gibi bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetidir. Tüm hayatlarını istismarla, riyakarlıkla, yalanla geçirmiş olanlar eser ve hizmet siyasetinin manasını elbette bilemez. Milletin sevinciyle sevinmeyi, üzüntüsüyle üzülmeyi dahi beceremeyenlerin gönüllerinin bağlı olduğu mecralar açıkça ortadadır. Bu coğrafya hem bizim hem insanlık için kutlu bir coğrafyadır. Ecdadımız bu toprakları bize gece gündüz mücadele ederek, gerektiğinde kanını ve canını feda ederek vatan olarak bırakmıştır. Biz de ecdadımızın izinden gidiyoruz.
"Asıl olan gönüllerin fethedilmesidir"
- Hiçbir şey gibi Malazgirt Zaferi de kendi kendine ortaya çıkmış değildir. Bu kutlu zaferin gerisinde büyük bir azim, hazırlık, kararlılık vardır. Türklerin elinde bulunan Malazgirt Kalesi'ni zapt ederek halkını kılıçtan geçirdi. Bu vahşeti Mısır seferi esnasında haber alan Sultan Alparslan ordunun istikametini değiştirerek Ahlat, Malazgirt arasına geldi. Önce sulh yolunu denemek üzere Bizans imparatoruna bir elçi heyeti gönderdi. Askerlerinin çokluğuna ve teçhizatına güvenen imparator bu teklifi sert bir şekilde reddetti. Çünkü Bizans imparatorunun emrinde 200 bin kişilik ordu vardı. Alparslan'ın emrinde ise 45-50 bin kişilik ordu bulunuyordu. İşte bu iki ordu 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Ovası'nda karşı karşıya geldi. Günlerden cuma idi. O gün bütün İslam diyarlarında Müslümanların zaferi için dua ediliyordu. Kefen niyetiyle beyaz bir elbise giyerek askerin karşısına çıkan Sultan Alparslan kısa bir hitabın ardından hücumu başlattı. Türklerin kadim ricat-taarruz taktiğiyle kısa sürede Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Gün batarken Türk ordusu Malazgirt'te büyük bir zafer kazanmıştı. Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden bu büyük zaferin ardından şehir şehir, köy köy Anadolu'nun fethi gerçekleşti.
Bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek, Allah'ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer ele geçirdiğiniz bir yerde adaleti tesis edemediyseniz, zulme engel olamadıysanız orayı fethettik diyemezsiniz. Her zaman söylediğimiz gibi asıl olan gönüllerin fethedilmesidir. Milletimiz fethettiği beldelerde evvela zulmü ortadan kaldırmıştır, adaleti tesis etmiştir. Bunun için bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir.
- Ecdadımız tarihin hiçbir devrinde emperyalist bir zihniyetle hareket etmemiştir. Fethettiği nice beldeleri devrin en modern imkanlarıyla imar etmiş ve idaresi altındaki insanlara dinlerini, dillerini, kültürlerini yaşatma imkanı tanımıştır. Tarih fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoşgörüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün dahi birçok şehrimizde bir arada görebileceğimiz farklı medeniyet sembolleri, bizim farklılıklarımızı zenginlik olarak gören kadim anlayışımızın birer tezahürüdür. Biz de ecdadımızın izinden giderek, ülkemizi ve ayak bastığımız her yeri imar ederek, adaleti tesis ederek, hakkı ve hukuku hakim kılarak gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz.
- Avrupalıların 'dünyaya hükmetmek için Akdeniz'e hakim olmak, Akdeniz'e hakim olmak için de Anadolu'ya hakim olmak gerekir' şeklinde formülleştirdikleri bir idealleri vardı. Malazgirt Zaferi, bu hesapları altüst etmiştir. Haçlı Seferleri, Batılının bilinçaltındaki İslam düşmanlığını en açık şekilde ortaya koyan tarihi hadiselerden bir tanesidir. Bu seferler neticesinde milyonlarca şehit verdik. Şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz harap oldu. Baskınlara, yağmalara, salgın hastalıklara direnmek zorunda kaldık. Fakat hiçbir zaman zalime boyun eğmedik, milletimize boyunduruk vuramadılar, bizi bu topraklardan atmayı, vatansız bırakmayı başaramadılar. Milletimizi birbirine düşürmeye, devletimizi yıkmaya muvaffak olamadılar.
- Bizans'ın varisliğine bile layık olamayanların bugün yine arkalarına Avrupalıları alarak haksızlık, hukuksuzluk, korsanlık peşinde koşmaları tarihten ibret alamadıklarının işaretidir. Daha bir asır önce Anadolu'yu perişan bir şekilde terk etmek zorunda kalanların şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir.
"Türkiye, hakkı olanı alacaktır"
- Korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye, Akdeniz'de de Ege'de, Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Muhataplarımızı kendilerine çekidüzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzak durmaya davet ediyoruz.
- Türkiye'nin artık sabrı sınanacak, kararlılığı, imkanları ve cesareti test edilecek bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini de öderiz. Varsa bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen buyursun gelsin, yoksa çekilsinler önümüzden biz kendi işimize bakalım.
Çanakkale'yi geçilmez yapan da bu ruhtu, İstiklal Harbi'nde yedi düvele karşı bu ruhla galip geldik, 15 Temmuz destanını da işte bu ruhla yazdık. Bugün de farklı cephelerde azim ve kararlılıkla yürüttüğümüz mücadeleleri aynı ruha borçluyuz. Nasıl dün Türkistan'dan Anadolu'ya akan sadece fetih ordusu değil, adalet ve muhabbet kervanıysa bugün de gittiğimiz her yere bu erdemleri taşıyoruz. Bin yıldır Anadolu'daki her kesimden insanımızın kalplerinde kurulan o güçlü köprü, sonsuza kadar ayakta kalacaktır. Atalarımızın Anadolu'ya ektiği sevgi, muhabbet, kardeşlik ve dayanışma ruhu öylesine kök saldı, öylesine büyüdü ki bin yıldır bu hukuku bozmaya çalışanların hiçbirisi emeline ulaşamadı. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi çirkin kumpasa yönelirlerse yönelsinler her defasında milyonları karşılarında tek yürek olarak buldular. Çünkü biz bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahibiyiz.
- Bu toprakların altında biz varız, üstünde de biz varız. Yahya Kemal'e Paris'te olduğu bir dönemde Anadolu nüfusunun ne kadar olduğu sorulur. Merhum Yahya Kemal de o zamanki nüfusun neredeyse 3- 4 katı bir rakam söyler. Muhatapları 'nüfusunun miktarını biz farklı biliyoruz' dediğinde ise Yahya Kemal, 'Biz ölülerimizi de sayarız' diye cevap vermiştir. Bu toprakların üstünde ne varsa altında yatanların eseridir. Bin yıldır bu topraklarda kök salan kardeşlik, muhabbet ve dayanışma hukuku, tüm kışkırtmalara ve karanlık oyunlara rağmen sökülemedi, bundan böyle de sökülemeyecektir. Türkiye'ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır. Siyasette, ekonomide, askeri alanda elde ettiğimiz her yeni başarı, geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağlıyor.
Karadeniz'de doğal gaz keşfi
- Bu doğal kaynaktan elde edilecek gelir 83 milyon vatandaşımızın her birinin hayat kalitesinin yükseltilmesinde, ülkemizin hedeflerine daha hızlı ulaşmasında kullanılacaktır. İnşallah yeni müjdelerle bu başarıyı çok daha ilerilere taşıyacağız. Malazgirt'te başlayan büyük yürüyüşümüzün bu önemli durağı ufkumuzu derinleştirmiş, umudumuzu güçlendirmiş, azmimizi bilemiştir. Rabbimizin önümüze açtığı bu hayırlı yolun bereketiyle artık geleceğimize daha güvenle bakıyoruz.
- Malazgirt Zaferi'nin 949. yıl dönümünü tebrik ediyorum. Sultan Alparslan'ı ve ordusunda bulunan askerlerinin her birini rahmetle yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakları vatanımız kılmak için canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Okçular Vakfımızı, Malazgirt ruhuna sahip çıktıkları için tebrik ediyorum. Meclis Başkanımız Sayın Mustafa Şentop ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye, Cumhur İttifakı'mıza verilen bu destek sebebiyle özellikle şahsım, partim ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Erdoğan'a Selçuklu Sancağı takdim edildi
Malazgirt Zaferi'nin 949. yıl dönümü kutlama programı Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşma yaptığı platformda, "1071 Malazgirt, Kutsal Miras 1071, Kutlu Yürüyüş 2071" yazısı ile tarihte kurulmuş 16 Türk devletinin bayrakları yer aldı. Konuşmalardan önce Jandarma Mehteran Birliği konser verdi.
Beyoğlu Belediye Başkanı ve Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın da bir konuşma yaptığı programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Beyoğlu Belediye Başkanı ve Okçular Vakfı Başkanı Yıldız tarafından Selçuklu Sancağı takdim edildi.