Referans Medya

Doğu Türkistanlı Gülbahar Celilova Çin kampında yaşadığı dehşeti anlattı

Uygur Türklerinden Gülbahar Celilova Komünist Çin yönetimi tarafından zorla götürüldüğü sözde entegrasyon kampında yaşadığı işkence ve şahit olduğu dehşeti anlattı.

05 Haziran 2020 Cuma 23:59

Doğu Türkistanlı Gülbahar Celilova Çin kampında yaşadığı dehşeti anlattı

Haber: Referans Medya

Doğu Türkistan'da bir otelde gözaltına alındığını 16 ay süre Çin'in toplama 
kampında zorla tutulduğunu söyleyen Celilova yaşadığı ve şahit olduğu olayları şu sözlerle ifade etti :

Kamp denilen yerler olağanustu birer işkence hane ve orada 14 yaşından 80 yaşına kadar kadınlar var.

Küçük bir odada 40 kadınla kaldık

Kampa ilk götürüldüğümde bir kaç metrelik odaya kapatıldım. Küçük bir odaydı ve 40 kadın orada kalıyordu.
kadınların çoğu elleri ve ayaklarında zincirlenmiş vaziyette
durduruluyordu. Kuru zeminde yatıyorduk. Ne battaniye ne kilim hiç birşey yoktu.

Yiyecek yerine günde 2 hap veriliyordu

Hapis günlerinde yiyeceğimiz sadece günde verilen 2 haptan ibaretti. O hapların ne olduğunu bilmezdik, zorla bize veriyorlardı.

Çırılçıplak soyarak talim yaptırıyorlardı

Bizi hergün çırılçıplak soyup ellerimiz başlarımızda  otur - kal  talimi yaptırdılar. Bunu fiziksel olmaktan çok psikolojik işkence olarak yapıyorlardı.

Özel tasarım işkence sandalyeleri vardı

Bizi kendilerinin işkence yapmak için özel tasarladıkları "işkence 
sandalyesi"ne oturturlardı. O sandalye de biz hiç tepki veremezdik. Elimiz, 
kolumuz ve başımızı oynatamazdık. saatlerce orada o şekilde bekletilirdik. Bu öyle 
uzun oluyordu ki, o şekilde 24 saat kaldığım zamanlar oluyordu. 

Kimse bizi duymuyor

Bize zorla kağıtlar imzalatırlardı. İmza atmayanlara elektro şok ile işkence ederlerdi. Bizim orada bağırıp çağırmamız hiçbir şeye yaramıyordu çünkü kimse sesimizi duymuyordu.

Su istikhakı 100 gram 

Bize suyu günde 3 defa verirlerdi. Su hakkımız sadece 100 gramdı, fazla vermezlerdi. Banyo yapamazdık, abdest alamazdık.

Tecavüz sıradan bir şey

Orada tecavüz sıradan bir şeydi. Genç kızlar, yaşlılar herkese tecavüz ederlerdi. Artık bu normal hale gelmişti.

Kara odaya giden ya ölüyor ya da deliriyor 

Kara oda diye bir yer vardı. Oraya ben girmedim ama girenler anlattı. Oradan çıkanlar ya ölüyor yada deliriyorlar. Kara odadan normal çıkmıyorlar. 1 hafta, 15 gün kalan vardı. Çıkanlardan biri yanımıza geldi. Kendi dışkısını yüzüne ve duvarlara sürüyordu. 

Genç kızların organlarını alıp öldürüyorlardı

Zamanla geliyorlardı ve genç kızları alıp gidiyorlardı. Nereye götürdüklerini bilmiyorduk, çok sonraları organlarını çalıp öldürdüklerini öğrendik.

Ölümü istiyorduk ama ölemiyorduk

Biz ölmek istiyorduk ama ölemiyorduk. kendimizi öldürmek için bile bir şey bulamıyorduk.

Ne için aldıklarını açıklamadılar

Beni ne için tutukladılar, ne için bıraktılar bilmiyorum. Ben uyuyamıyorum, yiyemiyorum ve içemiyorum. Aklıma geldikçe çıldırıyorum. Ben orada olan zulümleri elimden geldiği kadar anlatmaya çalışıyorum.
ben o kızlara söz verdim, bu zulmü dünyaya duyurmak için.

Facebook'la Yorumla

BENZER HABERLER