Referans Medya

Abdurrahman Dilipak: Milletin sinir uçlarında trampet çalmaktan vazgeçin

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın yönetim kurulunda olduğu KADEM’in de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi hakkında yazı kaleme aldı.

26 Temmuz 2020 Pazar 21:15

Abdurrahman Dilipak: Milletin sinir uçlarında trampet çalmaktan vazgeçin

Dilipak yazısında, İstanbul Sözleşmesini destekleyen çevreleri sert bir dil ile eleştirirken, "Milletin sinir uçlarında trampet çalmaktan vazgeçin" uyarısında bulundu.

İşte Dilipak'ın yazısı:

Evet Ayasofya’yı açtık. Hayırlı olsun. 

Ayasofya ve İstanbul sözleşmesi, bizim için bir turnosol kağıdı görevi yapıyor. Bu vesile ile kim kimdir onu görüyor ve not ediyoruz. Hangi partiler, hangi siyasiler, media, STK nerede duruyor bunlar bu dünya için de ahiret için de önemli. Kim kimle haşrolacak onu da görüyoruz bu vesile ile.

Şimdi, hem bu Ayasofya konusunda atmamız gereken daha birçok adım var ve hem de bundan önce varolan sorunlar var, şimdi buna eklenecek yeni sorunlar var. Mesela bunlardan biri şu İstanbul sözleşmesi. Bu sözleşmeyi tek başına ele almalıyız. Bunun ilk adımını CEDAW ile 12 Eylül darbecileri (LA) attı. CEDAW lobisi 2. adımını İstanbul sözleşmesi ile attı. Bu Şeytan Üçgeni’nin 3. ayağı TBMM’de onay bekleyen Lazaranta sözleşmesi ile atılacaktı ki, olay patladı.

Birilerine göre İstanbul sözleşmesi geri çekilirse AK Parti bu işten siyasi olarak zarar görür. Bu görüşte olan parti üst yönetiminde de isimler var, teşkilatlarda da. Özellikle KADEM çevresindeki, Aile Bakanlığı çevresindeki bazı isimler, bazı milletvekilleri de bu görüşe destek veriyor. Bu kesimlerin referansları yine kendileri. Kendileri söylüyorlar, kendi sözlerini tekrarlayan arkadaşlarını şahid tutuyorlar iddialarının isbatına. Önce Erdoğan’ın ailesinden birilerini yanlarına alınca ayakları yerden kesildi, başta Aile Bakanlığı da onların paraleline girince, yasama, yürütme, yargı da hiçbir engelle karşılaşmadan her şey tereyağdan kıl çeker gibi hallolunca bunlar bir güç zehirlenmesine kapıldılar. TBMM’deki bir komisyon toplantısındaki konuşmaları eleştirince buyurgan bir şekilde aba altından sopa göstermeye kalkmışlardı. 

Bu çevrelerin iddiaları şu: Sekülerleşme artıyor. Bu durum AK Parti tabanındaki gençleri de etkiliyor. 2023’de 5 milyon yeni seçmenin oy kullanacağı unutulmamalıdır. AK Parti bu kesimden oy almak istiyorsa, İstanbul sözleşmesine karşı çıkmamalı. 

Bu çevreler sözleşmelerin muhtevası konusunda genel olarak birkaç maddede yaşanan sıkıntıların giderilmesi halinde “Yola devam” anlayışındalar. Bu sözleşme değişince yasa, yönetmelik, genelgelerin değiştirilmesi gerekecek. Bu durum da onlar açısından kazanımların kaybedilmesi anlamına geliyor. Tabii bir de suçluluk psikolojisi ile kendilerinden hesap sorulmasından korkuyorlar. Çünkü bu konuda daha önce laf dinlemediler, hatta karşı çıkanları susturmak için kaba davranışlarda bulundular. Ayakları yere basmıyordu. Uçuyorlardı. Seküler kesimlerin desteği, batıdan gelen destek başlarını döndürmüştü. Bu kesim, sözleşmeden geri adım atılırsa, bunun arkası gelir. Bu da partide hem bölünmeye yol açar, hem kazanımlar elden gider, bu işin sonunda AK Parti’nin sonu hazırlanır.

Mesela bu çevrelere göre ekonomi ve işsizlik İstanbul sözleşmesinden önce gelir. AK Parti’yi Ayasofya üzerinden eleştiren bir video var. Aynı mantıkla hazırlanmış bir video. Bunlara göre gençlerin tek derdi şu an iş ve kariyer. Söyleyeyim, yolsuzluk, rüşvet, torpil de konuşuluyor da ailelerine ateş düşenlerin derdi sandıkları gibi para değil, aileleri.. Kadını, erkeği, çocukları ile dünyalarını karartmakla kalmayıp, ahiretlerini de mahveden bir sürece girmeleri. Fuhuş, uyuşturucu, lezbiyenlik, homoseksüellik..

Bu arkadaşların kafası böyle çalışıyor. Bu kafa ile Erdoğan’ın kararını engellemeye çalışıyorlar.

Bu işleri nereden ne kadar oy gelir ya da oy kaybederiz diye düşünmeden önce, yaptığımız için Allah’ın rızasına uygun olmadığı açısından sorgulamak gerek.

İşi öyle bir noktaya getirdiler ki, bir grub arkadaş, Namaz Platformu, Cami Platformu, TDP, MÜSİAD/IBF’den arkadaşlar Diyanet İşleri Başkanını ziyarete gitmişiz, birçok sorun var konuşulan, Diyanet’in yeniden yapılandırılması, İş Bankası, Cami dernekleri hatta kenevir konusu, Bitcoin.. Aramızda bir kadın yokmuş, biri bizim Diyanet İşleri Başkanı ile fotoğrafımızın altına, “İstanbul sözleşmesini kaldırılmasını isteyen heyet.. Sembolik olarak bile bir kadın aralarına almayacak kadar pervasızlar, niyetleri açık. Bu kadın düşmanı görüntüyü de alın hafızaya. İleride bugünleri anlatan sembolik görüntülerden biri olacak” diye yazmış Twit hesabından. İleride, bugünleri anlatan sembolik Twitlerden biri olacak bu, “özel bir ziyarette, kadın yok diye” heyeti “Pervasızlık”la ve “kadın düşmanlığı” ile suçlayan başörtülü kadının edep seviyesi örnekte görüldüğü gibi! Biz de bunu not ettik. Bunları yetiştiren çevrelerin şerrinden Allah insanları korusun. İşte bunun için bu sözleşmenin derhal ortadan kaldırılması gerek.

Madem birileri bu konuyu, AK Parti’nin kazanımı ya da kaybı açısından sorguluyor. O zaman söylüyorum, Halep oradaysa arşın burada. Yanlış hesap sandıktan döner. İşte o zaman görürsünüz gününüzü. Gelenler önce sizleri, bugün FETÖ’cülerin düştüğü durumdan daha beter ederler. Ne KADEM kalır, ne TÜGVA, ne ENSAR, TÜRGEV! Ne de bunlara destek veren holdingler.

Milletin sinir uçlarında trampet çalmaktan vazgeçin. Bu rezalette, imzası, sorumluluğu olan herkesin, TBMM komisyonlarında yapılan konuşmalar elimizde, Genel kurul zabıtları da. Komisyon üyeleri, Aile Bakanlığı yetkilileri, STK’lardan bunlara arka çıkanları, KADEM’i bu konuyu, yeniden bir kere daha düşünmeye, bu konuda açıklama yapmaya davet ediyoruz. Biz kim kimdir biliyoruz. Susarsanız, bunu ikrar sayarız. Seçime giderken sizi teşhir ederiz. Kul hakkına girersiniz, size hakkımızı helal etmeyiz. Tevbe edin. “Islah edici” gibi gelerek ailenin ifsadına sebeb olan bir işi başlatanlardan olduğunuz ve bozgunculuk yaptığınız, girdiğiniz kul hakkının sorumluluğundan kurtulmak için, daha fazla bu insanların üzerine gelmeyin, oyalamayın bu insanların sabrını test etmeyin derim. Sonra üzülürsünüz. Son bir not: Onlar şerlerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak için düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakın tutulan düşman dost olmadı. Ama uzak tutulan dostları düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu. Selâm ve dua ile.

Facebook'la Yorumla

BENZER HABERLER