30. AĞIR CEZA: HIZBUT TAHRIR YARGILAMALARINDA KANUNİLİK İLKESİ ÇİĞNENDİ
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen “Yapılamayan Hilafet Konferansı” yargılamasında verilen ceza kararına muhalefet ederek beraat yönünde oy kullanan üye hâkimin “karşı oy” gerekçesi kanunilik ilkesinin çiğnendiğini ortaya koydu
17 Nisan 2021 Cumartesi 17:52
Konu ile ilgili Köklü Değişim sitesinin haberini sizlere sunuyoruz ;
5 Mart 2017 yılında yapılması planlanan ancak yapılamayan konferans sebebiyle İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından konferans konuşmacıları Mahmut KAR, Abdullah İMMAOĞLU, Musa BAYOĞLU ve Osman YILDIZ hakkında yürütülen yargılamada 02 Nisan 2021 tarihinde karar duruşması yapılmış ve 4 kişiye toplam 31 yıl 3 ay ceza verilmişti. Oy çokluğu ile verilen ceza kararına muhalefet eden üye hâkimin duruşma tutanağına yansıyan muhalefet gerekçesi Hizb-ut Tahrir yargılamalarındaki hukuksuzluğu bir kez daha ortaya çıkardı.
Üye hâkim muhalefet gerekçesini şu şekilde açıkladı: “Yapılan yargılama neticesinde sanıkların mensubu bulundukları oluşum “silahlı terör örgütü” olarak kabul edilmiş ve bu kabul çerçevesinde sanıklar hakkında değişik mahkûmiyet hükümleri kurulmuş ise de Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde, Terör Örgütü ile ilgili nitelendirme ve değerlendirmede Mahkememizin çoğunluk görüşüne, “suçta ve cezada kanunilik ilkesi” gereğince muhalif kalınmıştır.”
Yargıç Hizb-ut Tahrir’in cebir ve şiddete dayanan eylem ve niteliğinin olmadığı tartışmasızdır diyerek devam ettirdiği muhalefet gerekçesinde Hizb-ut Tahrir ile ilgili bugüne kadar yürütülen yargılamalarda verilen cezalara gösterilen gerekçeyi de şu sözlerle eleştirdi: “Gerek emniyet araştırmasında gerekse yargılama neticesinde söz konusu oluşumun cebir ve şiddete yönelik hiçbir somut delil tespit edilmediği gibi sadece oluşumun hedeflerinin gerçekleşmesi yönünden cebir ve şiddet olmadan bu hedefe ulaşılamayacağı kanaat ve düşüncesi ile mahkûmiyet hükmüne ulaşmış çoğunluk görüşüne muhalif kalınmıştır.”
Düşünce Değil Eylem Suç Sayılmalı!
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay içtihat kararlarını esas alarak verdiği ceza kararında karşı oy kullanan üye hâkim, sanıkların mahkumiyeti için kanaat ve düşünceden öte örgütün cebir, şiddet ve zor kullanma eylem unsurlarının tespit edilesi gerektiğini söyledi ve karşı oy kararından şu ifadeleri kullandı: “Hizb-ut Tahrir’in sırf düşünce ve amacı sebebiyle sanıkların cezalandırılmasını eleştirdi ve somut suç için eylem gereklidir, bunun için de cebir, şiddet ve silah tespiti olmalıdır dedi. Terör örgütü gibi çok ciddi sonuçları olan temel hak ve mahrumiyetlerini doğuracak ceza mahkumiyetlerinde kanaat ve düşünceden öte öncelikle örgütün cebir, şiddet ve zor kullanma eylem unsurları tespit edilmeli ve daha sonra bu örgütün Anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanmak suretiyle değiştirmeye yarayacak silahlarının olduğu da tespit edilmelidir. Bu tespitler yapılmadığı gibi gerek sanıklar ve gerekse oluşum tüzüğü, sözcülerin açıklamasıyla da açıkça cebir ve şiddetin dışlanmış olması da göz ardı edilmemelidir.”
Örgütün salt radikal görüşleri sebebiyle suçun ve cezanın kanuniliği ilkesinin göz ardı edildiğinin ifa edildiği karşı oy gerekçesi, Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir ile ilgili verdiği 8 ayrı hak ihlali kararı gerekçesi ile örtüşmektedir. Anayasa Mahkemesi Hizb-ut Tahrir ile ilgili verdiği hak ihlali kararlarının hiçbirinde direk başvurucuları ilgilendiren bir ihlal durumunu ortaya çıkarmamış aksine Hizb-ut Tahrir ile ilgili ilk derece mahkemeler ve Yargıtay’ın düşünce ve kanaatini eleştirilmişti. 30. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimi mahkeme heyetinin ceza yönündeki kararını AYM gibi aynı şekilde eleştirip karşı oy kullanarak muhalefet etti. Bu karşı oyun gerekçeli kararda daha tafsilatlı şekilde açıklanması olacaktır. Üst yargının (İstinaf veya Yargıtay) bunu dikkate alması Hizb-ut Tahrir yargılamalarında bir dönüm noktası niteliği taşıyabilir.
#YapılamayanKonferansaCeza