17 yıldır sırtını petrol gelirlerine yaslamak, ülke ekonomisinin tüm çarklarını kullanılmaz hale getirdi. Bütçenin yalnızca petrole endekslenmesinin sonucunda ne kalkınmadan ne sanayinden ne de yerli tarımdan söz edilebilir. Bu durum, Irak’ın geleceğini tehdit eden büyük bir soruna dönüştü. Umutlar, koronavirüs salgını döneminde yaşananların ülkede üst seviyeye ulaşan savurganlığı ve ekonomideki kırılganlığı gözler önüne sermesi yönünde.
Kazimi’nin vaatleri ve ekonomik kriz
Ülke, varlığını tehdit eden ekonomik krizin gölgesinde kan kaybetmeye devam ediyor. Yoksulluk oranları, ülke tarihinin en yüksek seviyelerini görerek rekor düzeye ulaştı. Gayri resmi istatistiklere göre yoksulluk oranı yaklaşık yüzde 50 olarak hesaplanıyor. İşsizlik oranlarında da büyük bir artış yaşanıyor. Buna ilave olarak gözlemciler, ekonomi reformlarının hayata geçirilmesine olanak tanıyacak tavizsiz yasaların olmadığı ve devletin mali organlarının mevcut yasaları uygulamada ciddiyetsizlik gösterdiği bu ortamda yasaların çoğu zaman kağıt üzerindeki mürekkepten ibaret olduğunu belirtiyorlar.
Resmi rakamlar paylaşılmasa da 2003’ten günümüze kadar Irak’ta yaşanan israfın boyutları milyar dolarlarla ifade ediliyor. Bu durum, ülkede yerli sanayi ve yerli tarımın çöküşü ile kalkınmanın olmamasının yanı sıra sistematik yolsuzluğun ve ülkede etkin partilerin idare ettiği hayali projelerin bir sonucu olarak gösteriliyor.
Kazimi, 10 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Irak’ta daha önce yaşanan felaketlere yol açan iki sebep yolsuzluk ve kötü yönetimdir. Ülke büyük sorunlarla mücadele ediyor. Ancak bu sorunların üstesinden gelmeye gücü var. Hükümete ağır bir miras kaldı. Yanlış planlama ve bütünüyle petrole dayanmanın sonucu olarak boş bir kasa devraldı. Şu an sivil bir devlet inşası için şartlar mevcuttur.”
Doğrudan önlemler ve gelir artışına ortam hazırlamak
Tüm bu zorluklar Kazimi hükümetini petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle kaynakların kısıtlı olması sorunuyla karşı karşıya bırakıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamaları bulunan ekonomi uzmanı Macid es-Suri konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kazimi’nin doğrudan aldığı önlemlerden olan hizmet sektörü harcamalarını kısma, gelir artışına ortam hazırlayan bir adımdır. Abdulmehdi hükümeti, petrol fiyatlarında düşüş olduğu bir ortamda giderleri artırdı. Nitekim kabul edilmeyen 2020 bütçesindeki hizmet sektörü giderlerinin hacmi 67 trilyon dinara (56 milyar dolar) ulaştı. Gelir artışını sağlamının en önemli yollarından biri gümrük meselesini çözmektir. Zira gümrükler artık bazı aşiret ve partilerin yürüttüğü ekonomik terörün tahakkümü altındadır. Bu mesele, askeri müdahale olmadan çözülmez.”
Suri’nin hesaplamalarına göre özel sektör eliyle yapılan ithalata uygulanan vergi kesintileri yaklaşık 9,6 milyar dolara ulaşırken bu paradan devletin kasasına giren ise 850 milyon dolar sınırında kalıyor.
Yarıda kalan projelerle heba edilen 300 milyar dolar
Suri, açıklamasının devamında meseleyi maddeler halinde değerlendirdi:
- Bu yılki ithalat faaliyetine ilişkin tahminler 60 milyar civarında. Bundan faydalanacak olanlar siyasetçiler veya Irak’ta yerli üretim ve ekonomik kalkınmayı akamete uğratmaya çalışan bölge ülkeleridir.
- 2014 bütçesinde, yarıda bırakılan, durdurulan veya hayali düzeyde olan 6 bin projeye yaklaşık 228 trilyon dinar (190 milyar dolar) harcandığına işaret edildi. 2003’ten bu yana bu alanda yapılan israfın yaklaşık 360 trilyon dinar (300 milyar dolar) olduğu tahmin ediliyor.
- Yolsuzlukla mücadele dikenli ve karmaşık bir meseledir. Çünkü bütün siyasi hareketlerin içinde yolsuzluk var. Üst düzey yöney yöneticilerin çoğu bu kapsama dahildir. Önceki hükümetlerin tamamında yolsuzlukla mücadeleye dair herhangi bir ciddiyet emaresi yoktu.
- Kalkınma sürecinin temel direği olarak görülen elektrikle ilgili yaşanan sorunun çözümsüz bırakılması, ithalatın ve yerli üretim eksikliğinin devamı anlamına gelir. Muazzam boyutlara ulaşan ithalat payından faydalananlar, elektrik meselesini akamete uğratan çevrelerdir.
Yarıda bırakılan 50 bin sanayi projesi
Sanayi sektörünün yetkin isimlerinden olan Basim Anton, Independent Arabia’ya verdiği demeçte yolsuzluk ve rüşvet başlıklarına dikkat çekti:
“Ekonomide reform yapma işine, hükümetin bu alandaki stratejisini açıklayan sağlam bir program oluşturmakla başlanmalıdır. Ayrıca bu iş için liyakat sahibi ve dosyayı yönetebilecek kişiler seçilmelidir. Rüşvet ve yolsuzluk çarkının başında bulunanlara ekonomik reform yapma görevi verilmesi, mantıksızca bir hareket olur. Yolsuzluğa batanları yargılama ve gasp edilen paraları iade sürecinin başlatılması, ekonomik reform alanında atılacak en önemli adımdır. Özel sektöre verilen 50 bin sanayi projesi var. Bunların yüzde 85’i durmuş vaziyette. Sanayi Bakanlığı bünyesindeki 250 sanayi kuruluşu ya durmuş ya da çok sınırlı bir üretim gerçekleştiriyor. Bunun arkasındaki sebep, hükümetin yerli üretime destek vermemesidir. Gıda güvenliği yok. Irak’ın bölge ülkelerinin mallarını sattığı bir pazar olarak kalması için sanayi sektörüne komplo düzenleniyor. Siyasetçilerle irtibatı bulunan otlakçı tüccar sınıfı da ekonomiyi ve kalkınmayı destekleyen yasaların işleyişini baltalıyor ve engelliyor. Çöküşün en belirgin sebeplerinden biri ekonomik güvenliğin olmayışı ve kara para aklama ile gümrüklerle ilgili denetim mekanizmalarının etkisiz kalmasıdır.”
Borçlanma ve reform planı
Irak hükümeti, ülkenin yaşadığı ekonomik çöküşün gölgesinde, borçları ödemek amacıyla meclisi, iç ve dış borçlanma yasasını çıkarmaya zorluyor. Ancak meclise bağlı Maliye Komisyonu, bu konuda hazırlanan yasa taslağını onaylamadan önce hükümete reform paketi sunma şartı koştu.
Maliye Komisyonu üyesi Ahmed es-Saffar konuya dair şu basın açıklamasında bulundu:
“Maliye Bakanı, Maliye Komisyonu’na hükümetin ekonomik ve mali yönlerin tamamını kapsayacak köklü bir reform planı sunacağını bildirdi. Borçlanma yasası taslağı metninde hükümete 5 milyar dış borç ve Irak bankalarından iki ay süreliğine 15 trilyon dinar (12,5 milyar dolar) iç borç alma yetkisi tanınıyor. Taslağın onaylanması, maaşlarda kesinti yapma gündeminden sonra ertelendi.”
Maliye Komisyonu üyesi Şirvan Mirza ise Independent Arabia’ya yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Maliye Komisyonu, borçlanma taslağına onay vermeden önce hükümetten ekonomik reform planı sunmasını talep ediyor. Talep edilen reformlar arasında birçok konu var. Bunlar arasında petrol dosyası, ruhsatlandırma ve petrol pazarıyla ilgili anlaşmalar, petrol dışındaki gelir kaynaklarının artırılması, sınır geçişlerinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve üzerindeki milis kontrolünün sonlandırılması gibi meseleler yer alıyor. Hükümetin reform planı sunmaması halinde biz komisyon olarak bir reform planı hazırlayarak meclise sunacağız. Temel sorun, Irak gelirlerinin çoğunun tarım ve sanayiyi aktif hale getirecek yatırımlara değil, maaş ve hizmet sektörüne gitmesidir.”
Sınır kontrolünün güvenlik güçlerine devredilmesi
Irak Sınır Kapıları Kurumu, sınır kapılarında büyük yolsuzlukların döndüğü yönündeki söylentilerin giderek arttığı ve bütçeye katkı sağlamasının imkanının gündeme geldiği bir zamanda Başbakan Kazimi’ye sınır kapılarında güvenlik güçlerini konuşlandırma önerisini sundu.
Irak Sınır Kapıları Kurumu Başkanı Ömer el-Vaili resmi haber ajansına verdiği röportajda şunları söyledi:
“Sınır Kapıları Kurumu, Başbakan Mustafa el-Kazimi’ye sınır kapılarında çalışan kadroların çalışmalarını güvence altına almak, onları güvenli bir çalışma ortamında hissettirmek ve yasa dışı çetelerin olası müdahaleleriyle mücadele etmek amacıyla sınır kapıları güvenliğini artırarak güvenlik güçlerini gönderme önerisinde bulundu.”
Terörle Mücadele Birimi’nin sınır hatlarında konuşlanmaya başladığı yönündeki haberleri yalanlayan Vali açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Sınır Kapıları Kurumu, mevcut ekonomik kriz ortamında devlet hazinesine destek olacak şekilde hükümet gelirlerini artırmaya çalışıyor. Kurum, sınır kapılarında çalışan ekiplerle birlikte ortaklaşa ve iş birliği içinde kaçakçılığı ve yolsuzluğu tavizsiz bir biçimde ortaya çıkarmak için bir plan hazırladı. Planla sınır kapılarında güvenlik kontrolü, inceleme, denetleme ve kontrol etmede noktasında yasalar ve yönetmeliklerin verdiği rolün yerine getirilmesi hedefleniyor.”
Irak Planlama Bakanı Halid Battal, bütün sınır kapılarının merkezi yönetimin kontrolüne girmesi gerektiğini belirterek önümüzdeki günlerde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümetiyle sınır kapılarındaki çalışmalarda ortak mekanizmaların kullanılması hakkında bir görüşme gerçekleşeceğini aktardı.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, büyük vaatlerle başladığı büyük ekonomik reformları doğrultusunda bazı kararları hayata geçirmesine rağmen söz konusu vaatlerin siyasi partilerin iradeleriyle çatışabileceği belirtiliyor. Ayrıca bu vaatlerin, yolsuzluğun ekonomi damarlarının tümüne yayıldığı bir ülkede yoksulluk ve işsizliğin gölgesinde yaşayan milyonlarca Iraklıyı tatmin etmeyebileceğine dikkat çekiliyor.
Şarku'l Avsat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.