• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 2 °C

Dünya durdukça bizim mücadelemiz sürecek

Dünya durdukça bizim mücadelemiz sürecek
Doğu Türkistan'ın sembol isimlerinden Osman Batur, 69 yıl önce bugün şehit oldu.

Referans Medya [Miraç Şamil Atalan]

Altay Kartalı, Çinlilerin korkulu rüyası, Doğu Türkistan mücadelesinin en büyük Mücahidi Osman Batur İslambay Şehadeti'nin yıldönümü.

1951 yılı 29 Nisanda idam sehpasına getirildiğinde “Ben öleceğim, ama dünya durdukça benim halkımın mücadelesi devam edecektir...” diyen  Osman Batur Şehadeti'nin yıldönümü. 

Doğu Türkistan'ın yetiştirdiği en büyük mücahidi olan Osman Batur  20. Yüzyılda, Çin'e karşı en büyük mücadeleyi vermiş bir efsane.  Adı bugün bile Pekin yönetimini titretmeye yeten tarihi bir şahsiyettir Osman Batur.

1940 yılında, Çin zulmü dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. O vakitlerde, şimdilerde olduğu gibi
Türkistan genelinde halk, zulme ve kırıma uğruyordu. 

Halkın önderleri, âlimleri katlediliyor; mülkleri gasp ediliyor; camileri yakılıp yıkılıyordu.


Köktogay bölgesinde, işgalci Çinli kaymakamın camiye çizmeleri ile girmesi üzerine halk, kaymakamı ve onlarca Çinli askeri öldürdü.

Camilere tecavüz eden, Kur'an-ı Kerim'i yakan Çinlileri protesto eden ve zalimlere karşı boyun eğmeyen Doğu Türkistanlılar, "isyancı" oldukları bahanesiyle tutuklandılar.

Türk'lerin ellerindeki silâhları toplamaya başladılar. 
Osman Batur'un babası ve ailesinden bazı kişiler, silâhlarını Çin askerlerine teslim ettiler.

 Osman Batur, silahını teslim etmeyi reddederek: "Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı da alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar!" Dedi ve tek başına dağa çıktı.


Lider Osman Batur

Kısa zaman içerisinde, etrafında gözü pek insanlardan bir mücahit ordusu oluştu.

 Zelebay Telci, Nurgocay Batur, Kâseyin Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen Aktepe, Sulibay, Ökürbay, Nogaybay, Ahid Hacı, Halil Teyci, Karakul Zalin...

 Bunlar mücahitlerden birkaçıdır.

 O artık, kendisine tabii olanların imamı, Osman Batur'u idi.

Doğu Türkistan Müslümanların eline geçti

Altayları Çinlilerden temizlemeye başlayan Osman Batur, 1943 yılında hedefine ulaşmış gözüküyordu. 22 Temmuz 1943'te Bulgun'da yapılan törenle Osman Batur Altay Kazakları'nın Han'ı ilân edildi. 

1945'e gelindiğinde, Doğu Türkistan'da birkaç şehir haricinde, kontrol Doğu Türkistan Müslümanlarının eline geçmişti.


Cephanesi biterek yakalandı

1951 Şubat'ında, komünistler yine bir baskın hücumu yaptılar.
 Kazakların büyük bir kısmı yine baskından kurtuldu. Osman Batur'un kızı Azpay 'la birlikte, birçok kadın-kız komünistlerin eline geçti.


 Osman Batur onları kurtarmak için bir geçitte 200 kişilik bir düşman birliğine tek başına hücuma geçti.
 Çok sayıda düşmanı öldürdü. Ancak cephanesi bittikten sonra, Kamambal Dağı'nda yakalandı.


Sokaklarda işkence ederek gezdirdiler 

Çeşitli işkencelerden sonra, bir atın üzerine bindirilip "Türkistan'ı, Çinlilerden kurtaracağım diyen adamın hâline bakın" diyerek, sokak sokak dolaştırdılar. Bu hâlde bile, son sözleri, bağımsızlık için mücadele edenlerin yolunu aydınlatacak bir meşale idi...

Osman Batur, her sokakta "Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek" diye haykırıyordu.


Kurşunlanarak şehid edildi. 


Mahkeme, önceden verilmiş kararı, 19 Nisan 1951 tarihinde açıkladı:
"Devrim düşmanlığı suçundan idam..."
29 Nisan 1951 tarihinde, önce kulaklarını, sonra kollarını keserek, Urumçi'de kurşunlanmak suretiyle şehit edildi.

Doğu Türkistanlı yazar Abdurrahman Hacımelek, Osman Batur'un hayatını anlattığı bir makalesinde, yakalandıktan sonra şehid edilişini şu şekilde anlatıyor:


"29 Nisan'da şahadete gidecekti büyük kahraman. O sabah, tabiat olayları normal seyrinin dışında idi, Urumçi'de hava kapkara idi. Çünkü baturlarının idamını protesto eden halk, ormanları yakmıştı.

 Çinli muhafızların gözlerinde, kendilerine doğru tüm heybeti ile yürüyen Osman Batur'a karşı korku beliriyordu, zorla meydana getirilen halk arasından tekbir sesleri geliyordu.

Çinliler nişan almış bekliyorlardı. Osman Batur, "Allahu Ekber" dedi ve ardından kurşun sesleri geldi. Sanki namaz kılıyordu; önce dizüstü düştü, sonra alnı secdeye vardı. Bir rütbe daha kazanmıştı: "Şehidlik..."

Oğulları Şerdiman ve Nebi ise cihada devam ediyordu. Büyük kahramanın oğulları da kendisi gibi destan yazmaktaydı. Çivili sopalar ve tüfekler ile uçaklara, tanklara meydan okuyorlardı.

 1953 yılına kadar direnen oğulları, işgalci Çinliler ile yaptıkları anlaşma sonucu direnmeye son verdiler. Çin Komünist Partisi, tarihte bir ilki yapıyordu, yenildiğini kabul ediyor, anlaşmaya oturuyordu. Anlaşma şartlarından biri de Şehid Osman Batur'un naaşının teslimi idi. 

Nihayet naaş alınır, Köktogay bölgesindeki Kürti Ağulu'na defnedilir. Buraya yapılan türbe, sonraları, Çin uçakları tarafından çok kez bombalanacaktı.

Büyük kahraman tekbirler ile şahadet şerbetini içmişti. Lakin kendisinden sekiz sene sonra, yine büyük çapta bir isyan başlatıp sonraları yakalanacak olan Fetheddin Mahsum, işkence sırasında sürekli "Allahu Ekber", "Yaşasın Şarki Türkistan" dediğinden, idam edilmeden önce dili iğneyle dikilerek sehpaya getirilecekti. "Ne ağır bir imtihandır, başındaki, Türkistan!"

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2019 Referans Medya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0543 861 19 89