Türkiye’ye geldiği için tüm aile üyeleri Çin hükumeti tarafından toplama kamplarına alınan, babası Çin Komünist Partisinin (ÇKP) sorgulamalarında öldürülen, annesinden ise 4 yıldır haber alamayan Uygur aktivist, 20 Kasım gecesi evine gerçekleştirilen bir baskınla gözaltına alınmıştı. Uygur aktivistin avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan, Geri Gönderme Merkezinde tutulan müvekkili hakkındaki son gelişmeleri Kırım Haber Ajansı (QHA) ile paylaştı.
Uygur aktivist Abdülşükür Abdülbasit, 20 Kasım 2020 gecesi saat 00.00-01.30 sıralarında Sefaköy’deki evinde yapılan polis baskınıyla tutuklandı. Uygur aktivist, Türkiye’de Çin zulmünü dünyaya duyurmaya çalışanlar arasında yer alıyordu. Avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan’ın aktardığına göre İhsan, çoğunluğu sınır dışı edilmek üzere yabancıların tutulduğu Geri Gönderme Merkezine alındı. Prof. Dr. İlyas Doğan gerekli işlemleri tamamladıklarını ve süreç için beklemede olduklarını kaydetti.
Kırım Haber Ajansı (QHA), bugün Uygur Türkü aktivist İhsan hakkındaki gelişmeleri yakından takip eden avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan ile görüşerek kendisinden son gelişmeler hakkında bilgi aldı.
QHA’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. İlyas Doğan ile gerçekleştirilen röportaj:
“BU İNSANLARIN KİMSESİ YOK”
Gözaltına alınan Uygur Türkü aktivist İhsan hakkındaki son gelişmeler nelerdir?
Kırım Haber Ajansı olarak bu meseleyi yakından takip etmeniz çok güzel, maalesef bu insanların kimi kimsesi yok.
İhsan beyin serbest bırakılması için avukatı olarak dün sabah İstanbul Adliyesi Sulh Ceza Hakimliğine giderek başvuru yaptım ve mahkemeden yazılı talepte bulundum. Başvurum işleme alındı ancak cuma gününe kadar karar verilmesi gerekiyor, belki pazartesiye sarkabilir. Sulh Ceza Hakimliği 5 gün içinde karar vermek zorunda. İhsan beyin dosyasını inceledim ve dosyasında hiçbir şekilde o televizyon kanallarında belirtildiği şekilde terörle ilgili isnat edilen suçların herhangi birine dair tespit yok. Anlaşılan o ki İhsan beyi direkt sınır dışı etmek amacıyla yakalamışlar. Dosyasında kimin ihbar ettiğine dair bir bilgi de yok. Daha sonra öğleden sonra Binkılıç Geri Gönderme Merkezine gittim. Orada, tutulduğu yerde İhsan beyi avukatı olarak ziyaret ettim. Pazartesi öğleden sonra buraya gönderilmiş. Birebir görüştüm.
Geri Gönderme Merkezi hakkında bilgi verir misiniz?
Burada kendisi hakkında henüz bir işlem yapılmış değil. Ancak burada tutulanlar çoğunlukla sınır dışı edilmek üzere tutulan kişiler… Sadece yabancıların tutulduğu bu yer, cezaevi değildir ama etrafı yüksek tellerle çevrilidir, içeriye izinsiz hiç kimse giremez, içeriden de sağlık sorunları dışında kimse dışarıya çıkamaz. İçeriye sadece avukatları, resmi olarak onaylanmış tercüman, noter gibi devlet tarafından onaylanıp kabul edilmiş kişiler ve resmi kayıtlarda ailesi görünen kişiler giriş yapabilir. Burada şu an 5 kadar Uygur Türkü tutuluyor.
Burada tutulanların (Uygurlar) akıbeti ne oluyor? (Doğrudan Çin’e iade mi ediliyorlar?)
Evet, teorik olarak öyle, bu merkeze getirilenler haklarında sınır dışı verilir, eğer verilen kararı dava etmeyerek yargı yoluna götürmezlerse hemen sınır dışı edilirler. Yargı süreci sonundaki karara göre sonuç belli olur. Türkiye Uygurları fiilen sınır dışı etmiyor ancak geçmişte sınır dışı edilenler oldu. Fiilen hemen sınır dışı edilmeseler de bu Geri Gönderme Merkezlerinde tutulanlar yarı hapislik sürecine tabi oluyorlar. Kurallar eskisi kadar sıkı değil ancak tutukluluk süreci yaşanıyor.
UYGURLARIN ÇOĞU DİNİ NİKAHLA EVLİ, NEDENİ İSE ÇİN…
Geri Gönderme Merkezlerinde tutulanların ailelerine ne oluyor? Suç şahsa yönelik mi değerlendiriliyor yoksa diğer aile bireyleri de mi alınıyor?
Hayır, suç şahsi olarak değerlendiriliyor. Ancak Uygurların şöyle özel bir durumu var. Türkiye’deki Uygurların çoğunluğu dini nikahlı olarak evli, resmi nikahları yok. Dolayısıyla bir Uygur Geri Gönderme Merkezine düştüğü zaman ailesi “resmi olarak” ziyaret edemiyor, onunla ilgilenemiyor. Bunun nedeni ise; çoğu, Çin devletinin onları vatandaş olarak görmemesinden dolayı resmi işlerini (mesela Çin Konsolosluğuna gidip evlenemiyorlar) gerçekleştiremiyor. Açıkçası ortada fiili olarak böyle bir mağduriyet var.
İhsan için bundan sonraki süreçte neler bekliyorsunuz?
Ben yargıdan serbest bırakılacağı yönünde olumlu bir sonuç alacağımızı ümit ediyorum. Çünkü herhangi bir geçerli suçu veya suç kaydı yok. Türkiye’de uzun süre oturma iznine sahip biri. Türkiye’ye geldikten sonra herhangi bir ülkeye gitmemiş ve herhangi bir suça karışmamış.
YALAN HABER YAPAN TV KANALLARINA SİTEM: BU ÇOK BÜYÜK BİR HAKSIZLIK!
Yalan haberler ile ilgili bir tekzip yayımlama girişiminiz bahsetmiştiniz? Bu konu hakkındaki gelişmeler nedir?
Bazı televizyon kanalları onun Suriye’den kaçak yollarla gelmiş olduğu yönünde gerçekle hiçbir ilgisi ve dayanağı bulunmayan haberler yaparak bu durumu lanse ettiler, onun görüntüsünü verdiler. Bu çok büyük bir haksızlık. Ben gerekli işlemleri yaptım ancak yayımlanıp yayımlanmayacağı henüz belli değil. Bu tarz girişimler sürelere bağlı gelişiyor ve ancak öyle ilerleme kaydediliyor. Ben de gelişmeleri takipteyim ve beklemedeyim. Gelecek hafta bu konuya ilişkin her şey netleşir.
“SUUDİ ARABİSTAN’IN DEVLET GİBİ DAVRANMASI GEREKİR”
Umre ibadetini gerçekleştirmek üzere Suudi Arabistan’a gidip koronavirüs nedeniyle mahsur kalan Uygur İslam alimi Hamidullah Veli’nin Çin’e iadesi hakkında bir malumatınız var mı?
Benim basından takip ettiğim kadarıyla o Çin vatandaşı olduğu için o konu üzerinde uluslararası hukuk açısından doğrudan Çin etkili. Fakat Çin’e iade edilmesi halinde işkence görmesi “daha önceki örneklere bağlı olarak” bilinen ve büyük olasılıkla beklenen bir durum. Suudi Arabistan’ın da daha önceki iadeleriyle tecrübe edilen bu süreci dikkate alıp bir devlet gibi davranıp iade etmemesi gerekir. Bunun dışında BM Mülteciler Komiserliği kendisine mülteci statüsünde sığınma vererek devreye girebilir. Böyle bir koruma sağlanabilir.
Eğer isterse Türkiye de siyasi olarak Suudi Arabistan nezdinde girişim yapıp devreye girebilir. Türkiye’den giden bu kişinin Türkiye’ye gönderilmesi yönünde girişimde bulunulabilir.
“VATANDAŞLIK KONUSU TAM BİR KANAYAN YARA”
Türkiye’nin resmi vatandaşı olmadığı için böyle bir girişimde bulunması açısından resmi bir yükümlülüğü yok ancak insani olarak var. Ayrıca bu insanlar Türkiye’yi yurt olarak görmeseler Türkiye’ye zaten gelmezler, vatandaşlık almaya çalışmazlar. Türkiye ayrıca resmi olarak bu başvuruları onaylayarak vatandaşlığına alıp Türkiye’ye geri gönderilmesini sağlayabilir. Aslında bu vatandaşlık konusu Uygurlar açısından tam bir kanayan yara. Bu durumda olan Uygurlar toplasanız 30 bin kişi değil. Türkiye Uygurlara vatandaşlık verme konusunda cimri davranıyor. Halbuki Suriye’den ve başka başka ülkelerden gelenler çok kolaylıkla vatandaşlık alabiliyorlar. Diğer tarafta bu kadar az sayıda Uygur Türkü var ve bu insanların manen desteklenmesi gerekiyor. Fakat ne yazık ki bir çok mağduriyetler yaşanıyor.
SUÇLU VE MASUMU AYIRT ETMENİN MİLLİYETLE İLGİSİ YOK!
Basın kuruluşlarının genel olarak Uygurları kolaycı bir tutumla ‘DEAŞçı, terörist’ gibi. birtakım dini örgütlerle ilişkilendirip yaftalaması, sunması bu insanlara karşı büyük haksızlık oluyor. Akıllara getirdikleri; Uygur ise doğrudan belli suçlarla ilişkilendirmeye çalışmak, bu çok yaygın bir davranış oldu halbuki kişi yaptığından sorumludur. Suç örgütüne tabi olan biri varsa o tabii ki cezalandırılıp üzerine gitmek gerekir. Dolayısıyla Türkiye’de yaşayan ve yasalara saygılı davranan insanların da masum olduğunu bilip buna göre davranmak gerekir. Bunun için hangi milliyetten olduğunun önemi yoktur.
“UYGURLARIN RAHAT BIRAKILMASI GEREKİYOR”
Uygurlar çok zor durumda Türkiye’nin bu konuda birtakım adımlar atmasına ihtiyaç var. Bu insanların Geri Gönderme Merkezlerine alarak zaten ellerindeki az olan imkanlardan mahrum olmalarının, ailelerini geçindiremeyecek duruma düşmelerinin önüne geçilmesi gerekiyor. Gerçek bir suçlama yoksa bu insanların rahat bırakılması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.